Afganistan da Abdalı kabilesinin kurduğu devlet. Aslen bir Türk boyu olan Abdâlîler, Gazneliler zamanında İslâm dînini kabul etmişlerdi. Uzun süre dağlarda yaşıyan bu Türk boyu, Bâbürlüler Devleti ile Safevî Devleti’nin arasının bozuk olduğu bir sırada, Tarnak ve Argandab vadilerine indiler. Bölgenin durumu itibariyle iki büyük devlet arasında yaşamalarına rağmen, kendi başlarına hareket ediyorlardı.
Bir süre sonra Herat eyâletinin yönetimini ele geçiren Abdâlîler, üzerlerine gelen Safî Kuli Hân komutasındaki İran ordusunu hezîmete uğrattılar ve Nâdir Şah devrine kadar bölgenin hâkimi oldular. Nâdir Şah, Safevî Devleti’ni yıktıktan sonra, zamanın karışıklıklarından faydalanarak, Meşhed’i ele geçiren Abdâlîleri yenilgiye uğrattı. Nâdir Şah, Abdâlîlerin askerî gücünden faydalanmak ve Gılzâler kabilesini kontrol altında tutmak için, onları Kandehâr bölgesine yerleştirdi.
Abdâlîlerin genç reisi Ahmed Hân, zamanla Nâdir Şâh’ın çok güvendiği komutanlarından oldu. Nâdir Şâh’ın vefatından sonra da Kandehâr’ı ele geçirerek hükümdarlığını îlân etti. 1747 (H. 1160) senesinde, Herat dâhil olmak üzere Sind nehrine kadar Nâdir Şâh’ın ülkesinin doğu kısmına hâkim oldu. Kandehâr’ı başkent yapan Ahmed Şah, inciler incisi mânâsına gelen Dürr-i dürrân lakabını aldı. Bu yüzden Abdâlîler, Dürrânîler diye de anılmaya başlandı. (Bkz. Ahmed Şah Dürrânî.)
Kurduğu devletin en önemli mevkilerine Abdâlî boyunun ileri gelenlerini getiren Ahmed Şah, en önemli kararlarını bunlara danışarak alırdı. Abdâlîye Devleti, bir takım boyların kendi iç teşkilâtlarını olduğu gibi muhafaza ederek, güçlü bir kişinin etrafında toplanmasından meydana geldi. Devlette iktidar, sultan ile boy ileri gelenleri arasında paylaşılmıştı. İşler, Afganlıların Cirke dedikleri istişare meclislerinde karâra bağlanıyordu.
Ahmed Şah, tahta çıktıktan bir süre sonra Hindistan üzerine yürüyerek Gürgânîlerle savaştı. Bir çok şehri ele geçirdi. Fakat Afgan ordusunun Lahor kuşatması sırasında, Ban denilen güllelerin atmadan patlaması üzerine, ordusunda panik meydana geldi ve asker savaş meydânından kaçtı. Ordu, gece olunca, Lahor kuşatmasını kaldırarak geri çekildi. Gürgânîlerle, sınır Sind ırmağı olmak üzere barış yapıldı.
Ahmed Şah Dürrânî, 1756 (H. 1170) senesinin sonlarına doğru Pencap’a girdi ve Lahor’u aldı. Lahor’un alınmasından sonra Afgan orduları Delhi üzerine yürüdü. Bunun üzerine Gürgânîlerin ileri gelen bir çok devlet adamı Ahmed Şâh’ı karşılamak üzere yola çıktılar. Delhi’ye 60 km. mesafede Afgan ordusunu karşılayan Gürgânîlerin ileri gelenleri, Ahmed Şâh’dân af dilediler. Ahmed Şah, 1757 senesinin ilk ayında Delhi’deki Kale-i Mu’allâ’ya girdi. Ahmed Şâh’ın bu seferi sırasında İngilizler, Gürgânîlerin elindeki Bengal ülkesini tamamen ele geçirdiler.
Abdâlîler ile, yönetimi ele geçirmek istiyen Maratalılar arasında, Ahmed Şah’ın ölümüne kadar uzun süren savaşlar oldu. Savaşların çoğu Abdâlîlerin galibiyetiyle sonuçlandı. Maratalılar uzun süre bir birlik kuramadılar. Ahmed Şah, daha sonra İran’a sefer düzenlemek istedi ve Osmanlı sultânı Üçüncü Mustafa Hân’a bir mektup yazdı ve İranlılara karşı yapacağı seferde yardım istedi. Barıştan yana olan Sadr-ı a’zam Râgıp Paşa, Ahmed Şâh’ın, İran seferindeki gayesinin, münafıkları yenilgiye uğratmak değil de toprak elde etmek olduğunu anladığı için, nâzik bir lisânla ona yardım gönderemeyeceğini bildirdi. İran seferine çıkamayan Ahmed Şah, bir süre sonra vefat etti.
Ahmed Şâh’ın 1773 (H. 1187) yılında ölümünden sonra yerine oğlu Tîmûr Şah geçti ve hükümet merkezini Kandehâr’dan Kabil’e nakletti.
Babasının bıraktığı devleti muhafazaya çalışan Timur Şah, içte kabîle çatışmalarına ve dıştan gelen saldırılara karşı koyuyordu. Bununla beraber bâzı bölgelerin elinden çıkmasına mâni olamadı. Yirmi senelik bir saltanattan sonra, 1793 (H. 1208) de vefat etti. Yerine oğlu Zaman Şah geçti. Zaman Şah, yedi sene iktidarda kaldıktan sonra, 1800 (H. 1215) yılında kardeşi Mahmûd Şah tarafından tahttan indirilip, hapsedildi. Diğer kardeşi Şücâül-Mülk, tahta çıkan Mahmûd Şâh’a isyan etti. Kabil’i ele geçirip tekrar Zaman Şâh’ı başa geçirdi. Fakat vezir Fetih Hân’ın Şücâül-Mülk’ü yenmesi üzerine Mahmûd Şah tekrar hükümdar oldu. Fetih Hân’ın nüfuzu arttı. Mahmûd Şâh’ın her hareketi kontrolü altındaydı. Fetih Hân’ın kardeşi ve istikbâlin büyük hükümdarı Dost Muhammed’in nâmı duyulmaya başladı. Ailevî bir sebepten, halk arasında çok sevilen Fetih Hân’ın öldürülmesine rızâ göstermesi, Mahmûd Şâh’ın ikbâlinin sönmesine sebeb oldu. Kardeşinin öldürüldüğünü öğrenen Dost Muhammed, topladığı kuvvetlerle Mahmûd Şâh’ın ordusunu 1818’de yenilgiye uğrattı ve Kabil’den kaçırttı. Mahmûd Şah 1829 (H. 1245) da ölümüne kadar Herat’da kaldı. Yerine geçen oğlu Kamran’ın 1842 (H. 1258) de vefatına kadar Abdâlîye devleti Herat’ta devam etti. Kamran’ın ölümü ile Abdâlîye, diğer adıyla Sadozaylar veya Dürrânîler hanedanı sona erdi. Yeni Afgan devletinin başına Dost Muhammed Hân geçti. Mahmûd Şâh’ın kardeşi Şücâül-Mülk’ü mağlûb ederek tekrar Hindistan’a kaçıran Dost muhammed Hân, Kabil’de emirliğini îlân etti. Kamran’ın vefatına kadar Herat hâriç bütün Afganistan’a, 1842’den sonra da ülkenin tamâmına hâkim oldu.
Ahmed Şah Dürrânî’den sonra taht kavgaları ortaya çıktı. Sonunda saltanat hırsıyla yanıp tutuşan şehzadelerin zaaflarından istifâde eden İngilizler, Afganistan’a sızdılar. Hîle ve desîsenin her türlüsünü gayeleri için mubah sayan bu zâlimler, az sayıda fakat iyi yetiştirilmiş adamları sayesinde, kardeşi kardeşe vurdurarak, Afganistan ve Hindistan’da kapanmayan yaralar açtılar. İstedikleri an bu yaraları kanatarak, kendilerine çeşitli menfaatler te’min ettiler ve insanların acı çekmesinden vahşî bir zevk aldılar.
Abdâli hükümdarları
Tahta çıkış târihi
Ahmed Şah Dürrânî
1747 (H. 1160)
Tîmûr Şah
1773 (H. 1187)
Zaman Şah
1793 (H. 1207)
Mahmûd Şah (Birinci defa)
1800 (H. 1215)
Şah Suca (Birinci defa)
1803 (H. 1218)
Mahmûd Şah (ikinci defa)
1809 (H. 1224)
Ali Şah
1818(H. 1233)
Şah Suca’ (ikinci defa)
1839 (H. 1225)
Feth Ceng
1842 (H. 1258)
————————————————–
1) The Cambridge History of India; cild-4, sh. 371
2) Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Nâme-i Hümâyûn Defteri; nr. 8, sh. 460
3) Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Nâme-i Hümâyûn Defteri; nr. 8, sh. 485
4) Kâmûs-ül-a’lam; cild-1, sh. 527
5) Sirâc-üt-tevârih; cild-1, sh. 9
6) Nâme-i Ahmed Şah Baba benâm-ı Sultan Mustafâ sâlis Osmânî, Gulâm Geylânî Celâli, Kâbil 1346