Tuğluklular zamanında Bengal’de kurulan bir devlet. Çok defa Delhi Sultanlığından ayrılan, daha sonra onunla birleşen Bengal, 1338 (H. 739)’da Delhi Türk Sultânı Muhammed Tuğluk zamanında bağımsızlığını îlân etti. Bâbür Şâh’ın oğlu Hümâyûn Şah tarafından 1576 (H. 984) senesinde fethedilinceye kadar bağımsız olarak kaldı.
Bir sürü güçlük ve ayaklanma karşısında bocalayan Muhammed Tuğluk’un bu bölgeyle ilgilenecek vakti olmadığından, Bengal’de bulunan valiler egemenliği ele geçirdiler. Bir süre sonra biri doğu, diğeri de batıda olmak üzere iki Bengal Devleti ortaya çıktı. Melik ilyas adında bir komutan, 1343 senesinde Batı Bengal’e hâkim oldu ve Şemsüddîn Hacı İlyas Şah ünvanıyla kendini sultan îlân etti. Hacı İlyas’ın, 1352 senesinde Doğu Bengal’i alması ve Tirhüt’e saldırması, Delhi sultânı Firûz Tuğluk’un sefere çıkmasına sebeb oldu. İlyas Şah, başkenti Pandua’yı bırakıp, çevresinin bataklık olması sebebiyle, korunması daha kolay olan İkdala’ya çekildi. Harb, İlyas Şâh’ın, Firûz’a çeşitli armağanlar vermesiyle sona erdi.
1357 (H. 758) senesinde İlyas Şah ölünce, yerine oğlu İskender geçti. İlyas Şah tarafından yenilip, öldürülen son Doğu Bengal hükümdarı Mübârek’in damadı Zafer Hân, bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Delhi’ye giderek Firûz Tuğluk’tan yardım istedi. Firûz Tuğluk’da, Zafer Hân’ın yardımıyla Bengal’i alabileceğim ümîdi uyandı ve 1359 senesinde ikinci bir Bengal seferi düzenledi.
Firûz Tuğluk, Bengal’e girince, İskender Şah da babası gibi, başkenti terk edip, İkdala’ya çekildi. Firûz, bu seferden de bir netîcealamadı. İskender’in, Firûz’a senede kırk fil vermesi ve Doğu Bengal’i Zafer Hân’a bırakması şartıyla barış yapıldı. Fakat Zafer Hân, Delhi’de kalmayı daha uygun bulduğundan, Doğu Bengal’e gitmedi. Böylece Bengal, bir bütün hâlinde, Delhi’den ayrı bağımsız bir devlet olarak İskender Şah’ın elinde kaldı.
İskender Şah, üvey annesinin baskısıyla ayaklanan oğlu A’zam Hân’la harb ederken öldü. A’zam, Gıyâseddîn lakabıyla 1393 (H. 796) senesinde tahta çıktı. Onun devrinde, saltanata âid önemli bir hâdise olmadı. A’zam Hân, devrinin büyük âlimi Hâfız-ı Şirâzî ile devamlı mektuplaşırdı. 1410 senesinde ölünce, yerine oğlu Hamza, Seyfüddîn ve Sultân-üs-selâtin ünvanlarıyla tahta geçti. İki sene kadar tahtta kaldı. Yerine oğlu Şihâbüddîn Bâyezîd geçti.
Bâyezîd’in saltanatı sarasında, Dinacpur racası Kans, Bengal Devleti’nin idaresini ele geçirdi. Müslümanlara çok zulmetti ve onları zorla hindûlaştırmaya kalkıştı. Şeyh Nur Kutb-ül-Alem, Cevn-pur sultânı İbrahim Şâh’a bir mektup yazarak, dîni kurtarmak için Bengal’e davet etti. İbrahim Şah, Bengal üzerine yürüyünce, Kans korktu.
Şeyh’den onu geri göndermesini istedi. Şeyh, müslüman olması şartıyla bu dileğini yerine getireceğini bildirdi. Kans, buna razı oldu ise de, hanımının baskısı karşısında vazgeçti. Buna karşılık on iki yaşındaki oğlu Cadu’yu müslüman olması için Şeyh’e teslim etti. Kendisi tahttan inerek oğlunu çıkardı. Bunun üzerine, bu çocuğa Celâleddîn Muhammed adını veren Şeyh, İbrahim Şâh’ın ordugâhına giderek, askerlerinin geri çekilmesini istedi. İbrahim Şah bu duruma kırıldı ise de, Şeyh’in büyük nüfuzu karşısında razı oldu. İbrahim Şâh’ın, Bengal’den çekilmesi üzerine, Kans tekrar tahtı ele geçirdi ve müslümanlara zulm etmeye başladı.
Oğlunu yeniden hindu dînine döndürmek istediyse de çocuk müslümanlıktan vazgeçmedi. Kendi çocuğunu habse attırdı. Kans, 1414 (H. 817) senesinde ölünce, yerine oğlu Celâleddîn Muhammed geçti ve müslümanlığı yaymak için çok çalıştı. Hindûların, müslümanlara zulmetmesine mâni oldu.
Celâleddîn Muhammed, 1432 (H. 816) senesinde vefat edince, yerine oğlu Şemsüddîn Ahmed geçti. Şemsüddîn, Cevnpur sultânı İbrahim Şâh’ın ülkesine saldıracağını duyunca, Timur’un oğlu Şahruh’dan manevî yardım istedi. Onun müdâhalesi üzerine İbrahim Şah, seferden vazgeçti. Sultan Ahmed, saltanatının son yıllarında halka zulmetmeye başladığından, 1442 senesinde komutanları tarafından öldürüldü. İlyas hanedanından Nasır Hân adında bir bey, Nâsıreddîn Mahmûd Şah ünvanıyla tahta çıkarıldı.
Nâsıreddîn Mahmûd Şah, Cevnpur sultânı Mahmûd Delhi’ye karşı sürekli sefer düzenlediği için, Bengal’in batısından herhangi bir saldırı olmadı. Bu yüzden, ülkede bir sulh dönemi başladı. 1459 senesinde Mahmûd Hân ölünce, yerine oğlu Barbey Şah geçti.
Barbey Şah, tahta geçtikten sonra, Habeşistan’dan köle satın alma âdetini ihdas etti. Bengal yerlileri savaş alanlarında cesaretle savaşmazlardı. Türkistan’dan adam getirmek de güç oluyordu. Bundan dolayı, diğer Dekken Devletlerinde olduğu gibi büyük ölçüde Habeşli köle satın aldı. Gayesi, cesur insanlarla ordunun savaş gücünü arttırmaktı.
Fakat bunlar her zaman olduğu gibi bir süre sonra idareyi ele alarak, hükümdarı kukla hâline getirdiler. 1474 senesinde Barbey ölünce, yerine oğlu Yûsuf geçti. Çok dindar bir hükümdar olan Yûsuf Şah, kardeşi Feth Şah ile Habeşlilerin nüfuzunu kırmaya çalıştı. Fakat Habeşlerin ileri gelenlerinden Sultan Şehzade adında bir harem ağası tarafından 1486 (H. 891) senesinde öldürüldü. Sultan Şehzade, Barbey Şah ünvanını alarak tahta çıktı.
İndil Hân adlı bir Habeş beyi ile Yuğruş Hân adında bir Türk beyi birleşerek, öldürülen sultânın öcünü almak için Barbey’i öldürdüler. Şehîd Feth Şâh’ın oğlu iki yaşında olduğu için, İndil Hân, Firûz Şah adıyla tahta geçti.
İndil Hân, devlet düzenini sağladı. Saltanatının üçüncü senesinde ölünce, yerine Feth Şâh’ın oğlu, Nâsıreddîn Mahmûd ünvanıyla tahta çıkarıldı. Habeş Hân da ona vâsi tâyin edildi. Çok geçmeden Sidi Bedr Habeşî adında başka bir habeş, Habeş Hân ile henüz çocuk olan sultânı öldürüp, Şemseddîn Muzaffer Şah adıyla tahtı gasb etti.
Akla gelmedik zulümlerle tahtta kalmaya çalıştı, fakat 1493 senesinde yapılan zulümlere karşı ayaklanan ordu, Vezîr Seyyid Alâüddîn Hüseyn kumandasında, Sultan’ın bulunduğu yeri kuşattı. Sultan vuruşma esnasında ölünce, beyler, vezîr Seyyid Alâüddîn’i tahta çıkardılar.
Alâüddîn Hüseyn, kendini tahta çıkaranları dâima memnun etmeye çalıştı. Zaman zaman ayaklanan yerli yaya askerlerini ve habeşîleri hizmetten çıkardı. Devleti büyütmeye çalıştı. Kargaşalık döneminde kaybedilen toprakları geri aldı. 1498 (H. 904) senesinde Asam’a karşı başarısız bir sefer yaptı. 1518 (H. 924) senesinde ölünce, yerine oğlu Nusret Şah geçti. Seyyid Alâüddîn Hüseyn, îmâr faaliyetlerine ve kültürün geliştirilmesine önem verdi.
Nusret Şah, çok iyi bir nam bıraktı. Delhi’deki Ludi Afgan Devleti, Bâbür Şâh’ın eline geçince, Afganlıların bir çoğu Bengal Devleti’ne sığındı. Nusret Şah, bunları gayet iyi karşıladı ve son Ludi sultânı İbrahim’in kızı ile evlendi.
Güney Afrika’yı dolaşarak Hindistan’a gelen Avrupa gemileri, 1498 senesinde Dekken bölgesine yerleşmek istediler. 1528 (H. 935) senesinde Martin Alfonso de Mello Jusarte adında bir Portekizli, Bengal körfezinde bir liman ele geçirmek için Cargaon önlerine geldi ise de, gemisi battı ve kendisi de Bengal beylerinden Hida Bahş Hân’a esir düştü. Bu şehrin tüccarlarından Şihâbüddîn adında biri, onu 1500 altına satın alıp serbest bıraktı.
Bir süre sonra, Şihâbüddîn ile Bengal sultânı Nusret Şâh’ın arası açıldı. Sultan’dan çekinen Şihâbüddîn, Portekizlileri yardıma çağırdı. Bu sırada Martin Alfonso, ticâret amacıyla tekrar Cittagong’a geldi ve Sultan’a bâzı hediyeler gönderdi. Fakat Portekizli gemiciler Cittagong’da halka çok kötü davrandılar ve gümrük kaidelerinin hiç birine uymadılar.
Bu duruma kızan Nusret Şah, yakalanmalarını emretti. Vali bunları bir ziyafete çağırıp yakalattı ve karşı koyanlar öldürüldü. 100.000 altın değerinde malları alındı. Esirler başkente gönderildi. Bunun üzerine Portekizliler gemilerle gelip Cittagong’u yakıp yıktılar.
Bâbür Şâh’ın ölümü üzerine tahta çıkan Hümâyûn Şah, Bengal’i fethetmek istedi. Bunun üzerine Nusret Şah, Gucerât sultânı Bahâdır’a bir elçi ile armağanlar yolladı. Bahâdır, elçiyi kabul ederek, Hümâyûn Şâh’a karşı bir ittifak andlaşması imzaladılar. Fakat iki ülkenin birbirine uzak olması ve başka sebepler dolayısıyla askerî ittifak gerçekleşemedi.
İyi bir hükümdar olan Nusret Şah, sonraları halka zulm etmeye başladı ve 1533 (H. 940) senesinde, zulmüne mşrûz kalan bâzı kumandanlar tarafından öldürüldü. Yerine geçen oğlu Alâüddîn Firûz, üç ay sonra amcası Gıyâseddîn Mahmûd tarafından öldürüldü.
Tahta geçen Gıyâseddîn Mahmûd’a karşı Hacrpur valisi Mahdûm-ül-Âlem ayaklandı. Bihar’daki Afgan beylerinden Şîr Hân Sûr’dan yardım gördü. Şîr Hân Şah, yardım bahanesiyle Bengal’i kısa bir sürede ete geçirdi ve Bâbürlü sultânı Hümâyûn Şâh’ı Hindistan’dan uzaklaştırmak için bir üs olarak kullandı. Fakat, kısa sürede Lahor ve Delhi’yi ele geçiren Bâbürlüler, 1576 (H. 984) senesinde Bengal’i işgal ederek, Bâbür Devleti’nin bir eyâleti hâline getirdiler.