Resûl-i Ekrem’in terbiyesiyle yetişen Resûl-i Ekrem’in genellikle “yavrucuğum” diye hitap ettiği, sahabe. Hicretten on sene önce doğmuş (m. 612), Ensâr-ı kirâm’ın (Medineli Müslümanların) büyüklerinden. Ailesi şehrin iki köklü Arap kabilesinden olan Hazrec’in Neccaroğulları koluna mensuptur. Künyesi, Ebû Hamza’dır. Bu künyeyi kendisine Resûlullah ( sav ) vermiştir. Lakabı “Resûlullah(sav)’ın hizmetçisi“dir. Annesi ise, kadın sahâbîlerin en hayırlılarından biri olan Ümmü Süleym’dir. Bu kadın, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hicret ettiğinde ilk Müslüman olan ve Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ın en çok ziyaret ettiği kadınlardandır. 93 yıl süren hayatı boyunca İslâm dinine hizmetten başka bir şey düşünmeyen bu büyük sahabi nihayet şan ve şeref içinde vefat ederek Allah’ın rahmetine kavuşmuştur.
ENES B. MALİK
(Rasûlullah’ın hizmetkârı ve ondan en çok hadis rivayet edenlerden biri)
Hadis-i şerife dayalı fıkhî bir kaide veya İslâmi bir prensip olsun da güvenilir ravilerinden birisi Enes b. Malik olmasın… Onun parlak hayatı, Rasûlullah’ın (s.a.v.) sözleriyle buram buram kokmakta ve onun emirleriyle pırıl pırıl parlamaktadır. Enes onları Rasûlullah’ın ağzından duymuş, hafızasında saklamış, sahabenin kulaklarına tekrar etmişti. Onlar, tarihin en üst noktasına çıkıncaya kadar onların ışığında ve kokusunda ilerlediler. Fakih hüccetini, alim burhanını, öğrenci delil ve mürşidini onlarda bulur.
Annesi Ummu Suleym, Enes b. Malik’i Rasûlullah’a getirdiği zaman şöyle demişti.
– Bunun adı, Enes. Sana hizmet edecek bir çocuktur.
Bu olay, Rasûlullah’ın (s.a.v.) Medine’ye hicretinden sonra olmuştu. O andan itibaren sema, hidayetini, azamet ve celalini yağdırmağa başladı.
Rasûlullah’ın evinde sadece bulunmak bile dengi olmayan bir şerefti. Kaderin yiyeceğini ve içeceğini vermek suretiyle Rasûlullah’a hizmeti nasip etmesine ne demeli ya! Enes, Rasûlullah’ ın (s.a.v.) yemeğe başlarken ve bitirirken söylediklerini duyuyordu. Yine ona, abdest suyunu getiriyor ve abdest alırken söylediklerini duyuyordu. Mükemmel bir abdestin nasıl alındığını Rasûlullah’tan (s.a.v.) görüyordu. Rasülullah’ın her hareketini hafızasına yerleştiriyordu.
Hz. Peygamber’in hayatı, Enes ibn Malik için uygulamalı derslerdi.
Enes’in yaşadığı bu hayat sadece ona verilmiş bir nimet değil, daha sonra gelecek müslümanlara da Hz. Peygambere (s.a.v.) uymayolunda verilmiş bir fırsattı. Onun rivayet ettiği hadisler daima Islâm fıkhının ve dini emirlerinin esaslarını teşkil etmişlerdir.
Enes b. Malik, Rasûlullah’ın ahlakının bir yönünü ve hizmetçilerine güzel davranışını şöyle anlatır: Rasûlullah’a on yıl hizmet ettim. Bana asla: “of” demedi. Yine bana: “Bunu niçin yaptın” Şöyle yapsaydın ya” dememiştir. Şunu da hatırlıyorum: Bir gün beni, bir yere gönderdi. Bazı çocukların oyun oynadıklarını gördüm. Onlarla birlikte ben de oynamaya başladım. Bu arada Rasûlulah’ın (s.a.v.) benden istediğ şeyi unuttum. Çocuklarla oynarken, Rasûlullah çıkageldi, şefkatli ve nazik bir şekilde elini enseme koydu. Gülerek: “Enes! Emrettiğim yere git” dedi. Ben de gidiyorum ya Rasûlellah! dedim.
Yine Enes, Rasûlullah’ın kendisi için yaptığı dua sonucu hayatını hayır ve bollukla dolduran bereketi de anlatmıştır. Rasûlullah (s.a.v.) Enes için şöyle yalvarmıştı:
– “Allah’ım! Onun mal ve çocuğunu çoğalt. Onun malına bereket ver.”
Bu dua sonucu, Enes’in içinde misk gibi kokular saçan bitkilerin bulunduğu, senede iki defa meyve veren bir bahçesi oldu.
Vefat edinceye kadar da yüzden fazla çocuk ve torun gördü.
Rasûlullah, Enes’i çok sevdiği için savaşa katılması için değil de, kendisiyle birlikte Bedir savaşına gitmesine müsade etmişti. Çünkü o sırada henüz on yaşındaydı ve savaşçıların yaşına ulaşmamıştı. Böylece o, müslümanların yaptığı savaşların ilkine şahit oluyor; ata binme, cihat ve şehitlik aşkıyla yanıp tutuşuyordu. Bu sebeple yaşının küçüklüğünden dolayı onun adı, Bedir savaşına katılanlar arasında zikredilmemiştir.
Enes Rasûlullah’ın başından düşen her saç kılını saklar ve sahabeden dilediğine hediye ederdi. Bu kıllardan birini dilinin altına koymuş ve onunla birlikte defnedilmişti.
Ayrıca Enes duası makbul bir kimseydi. Cafer b. Süleyman şöyle der:
Enes ibn Malik’in yanındayken, yardımcısı gelip:
– Ebu Hamza (Enes)! Toprağımız susadı, dedi.
Bunun üzerine, Enes kalkıp abdest aldı. Sahraya çıkıp iki rekat namaz kıldıktan sonra Allah’a dua etti. Ansızın bulutlar toplandı. Her şeyi dolduruncaya kadar yağmur yağdı. Yağmur dinince Enes, ailesinden birisini dışarı gönderip!
– Yağmurun nereye ulaştığına bak, dedi.Dışarıya çıkan, yağmurun onun toprağından biraz ileri geçtiğini gördü. Bu yaz mevsiminde olmuştu.
Enes, uzun süre bir arada bulunduğu için Rasûlullah gibi namaz kılardı. Hatta Ebu Hureyre:
– Ummu Suleym’in oğlununki (Enes b. Malik’inki) kadar, namazı Rasûlullah’ınkine benzeyen birisini görmedim, der.
Bu yüce sahabi yüz üç yıl yaşamıştır. Hicretin doksanüçüncü yılında Basra’da vefat etmiştir. Ölüm döşeğindeyken, yanında sakladığı, Rasûlullah’a ait bir sarığın kendisiyle birlikte gömülmesini istedi. Temiz cesedi toprağa gömüldükten sonra Murık el-lcli şöyle dedi: Bugün ilmin yarısı gitti.. Ona: Ebu’l-Mugire! Bu nasıl olur? denildi. O da şu cevabı verdi: Heva ehlinden (canının isteğidi gibi hareket eden) birisiyle Rasûlullah’tan gelen bir hadis hakkında ihtilafa düştüğümüzde ona: O hadisi, Rasûlullah’tan duyan kimseye gel, der ve Onu Enes b. Malik’e götürürdük.1