Hazret-i Hafsa (r.a)
Müminlerin annesi…
Hz.Peygamberimiz’in risaletinden beş sene önce doğdu.
Hz.Ömer r.a. kızı. Annesi büyük sahabi Osman b. Mazun kızkardeşi Zeynep.
İslamı ne zaman kabul ettiği bilinmemektedir.
Hz.Ömer’in İslam’ı kabülünden sonra bütün aile ve yakınlarının müslüman olduğu bilgisinden yola çıkılarak onun da babasıyla birlikte müslüman olduğu söylenebilinir
İlk evliliği
Müminlerin annesi Hz.Hafsa daha önce Huneys b.Huzafe es Sehmi ile evlenmişti. Huzfe Habeşistan’a hicret eden müslümanlardandır. Hz.Hafsa’nın da bu hicrete katıldığı yolunda rivayetler bulunmaktadır. Habeşistan’dan dönen Huzafe daha sonra eşi Hz.Hafsa ile birlikte Medine’ye hicret etti. Hz.Huneys b.Huzafe Uhud savaşına katılmış ve ciddi biçimde yaralanmıştı. Bu yara sonucu Medine’de şehit oldu.
Zatı Saadetleriyle Evliliği
Hz.Hafsa beyinin yarasını bizzat kendisi tedavi etmeye çalışmıştır. Beyinin vefatına çok üzülür ve yas tutar. Nihayet Hz.Ömer dul kalan kızını Hz.Ebubekir’e nikahlamak ister cevapsız kalır, bu kez o günlerde eşi Resulullah’ın kızı Rukiye’nin vefatı ile yalnız kalan Hz.Osman r.a. nikahlamak istersede, Resulullah’ın kızı Ümmü Gülsüm ile evlenmeyi uman
Hz.Osman bire süre düşündükten sonra:
– Şu günlerde evlenme doğru değil, diyerek özür diler.
Gerçek bir mümüne yakışacak şekilde kızını salih bir mümine nikahlamak için çaba harcayan Hz.Ömer, neticeye ulaşamayınca büyük bir üzüntüyle Hz.Peygamber’e gider. Söz sırasında:
– Ya Resulullah, Osman’a şaşıyorum. Hafsayı nikahlamayı teklif ettim yanaşmadı, diye dert yanınca.
Hz.Peygamberimiz:
– Sana Osman’dan daha hayırlı bir damat, Osman’a da senden daha hayırlı bir kaynata tavsiye edeyim mi?
Hz.Ömer:
– Evet ya Resulullah.
Hz.Peygamberimiz buyururlar:
– Sen kızın Hafsa’yı bana nikahlarsın, ben de kızım Ümmü Gülsüm’ü Osman’a nikahlarım.
Bu teklif karşısında bütün dünyalar Hz.Ömer r.a. olmuştu. Allah Resulu ile akrabalık kurmak hususunda büyük bir istek duymasına rağmen teklif etmek cesaretini gösteremiyordu. Çünkü Hz.Hafsa, Hz.Ayşe’nin deyimiyle, “Tam babasının kızı” yani biraz sert idi. Resulullah bu teklifi ile Hz.Ömer’in duyduğu şiddetli arzuyu gerçekleştirerek hem aralarındaki yakınlığı pekiştirmek, hem de onun İslam’a yaptığı hizmetleri ödüllendirmek istemişti.
Resulullah ile Hz.Hafsa’nın düğünü hicri üçüncü yılını ortalarında yapıldı. Dörtyüz dirhem mehir verildi.
Zatı Saadetleri bir ara Hafsa’yı boşamak istemiş ancak Cebrail’in ” O çok oruç tutan çok namaz kılandır. Senin cennette de zevcendir” emriyle talaktan geri dönmüştür.
Tahrim Hadisesi
Hz.Peygamber’in eşleri içersinde birbiriyle en iyi anlaşanları Hz.Hafsa ile Hz.Ayşe idi. Hatta ikisinin sebeb oldukları bir takım olaylar üzerine Tahrim Sûresi gelmişti.
Zatı Risaletpenahileri helvayı ve balı çok severlerdi. İkindi nemazından sonra hanımlarının yanına gelirlerdi. Bir ara Hz.Hafsa’nın yanlarına gelmişlerdi. Her zamankinden fazla evde kalınca, kadınlık tabiatının bir eseri olarak, Hz.Ayşe’nin içine bir kurt düşer, işi kurcalmağa kalkar. Anlaşılıki, bir kadın Hz.Hafsa r.a. bir mikdar bal hgediye göndermiştir. Zatı Saadetleride oturup balı yemişlerdir. Hz.Ayşe meseleyi Hz.Sude’ye anlatır ve kendisinede şunu öğretir:
– Zatı Saadetleri senin yanına geleceklerdir, geldiği zaman, söyle” Ye resulullah siz Magafir mi *yediniz?
Hz.Sude r.a. bu soruyu Resulullah’a sorunca, buyurdular:
– Hafsa’nın evinde bir az bal yedim.
– Yediğiniz bal muhtemlen yabani arı balı idi.
Resulullah, bir ara yine Hz.Hafsa’nın evine geldiklerinde kendine bal ikram edilmek istendiğinde:
-Canım bal yemek istemiyor, bundan böyle de bal yemeyeceğim, buyurdular.
Zatı Saadetleri bal yememeğe karar verince, Vahy gelip aşağıdaki Ayeti Kerime nazil olur:
“Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?.” (Tahrim Sûresi/1)
Bu hadiseden sonra, Zatı Saadetleri Hz.Hafsa’ya tenbih edip kendisine açtığı gizli bir sırrı ** kimseye söylememesini tenbihler. Hakat Hz.Hafsa Hz.Ayşe’den gizleyemez. Bunun üzerine aşağıdaki ayeti kerime nazil kılındı:
“Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber’e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi. ” (Tahrim/3)
Bu şekilde, Resulullah üzülünce, Hz.ayşe ve Hz.Hafsa ikisi birlikte bir çare aramağa başlarlar. bunun üzerine ikisi hakkında aşağıdaki ayet-i kerime nazil olur:
“Eğer ikiniz de Allah’a tevbe ederseniz, (yerinde olur). Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Ve eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de (ona) yardımcıdır” (Tahrim/4)
Ahlak ve Adetleri
Hz.Hafsa r.a. dini hususlara kuvvetli bağlı idi, çok geceleri ibadetle geçirir, gündüzleri oruç tutardı. Ömrünün sonuna kadar orucunu bırakmadı. Biraz hiddetli, çabuk kızardı. Bazen, Zatı saadetleriyle çekişmeğe bile cesaret ederlerdi. Sahih-i Buhari’de Hz.Ömer’den Hz.Hafsa hakkında bir rivayet nakl edilmiştir:
Cahiliye devrinde kadına pek önem verilmezdi. Bir ara benim bir işim oldu, karım bu konuda konuşmak isteyince bağırarak:
– Sana ne oluyor, bu işe sen nasıl karışırsın?
Karım:
– Sen bana söz söyletmek istemiyorsun, halbuki senin kızın Resulullah’a karşı söz söyleyip cevap bile veriyor.
Bende bu sözü duyduktan sonraHafsa’ya gittim ve sorup, mesele nedir diye anlamak istedim.
– Annen böyle söylediğine göre, demek sen Resulullah’a karşı geliyormuşsun? Sakın bundan böyle bunun gibi hareket yapayım demeyesin. Yoksa azabı İlahi’den kurtulamazsın, diye kendisini korkuttum.
Vefatı
Hz.Hafsa hicri 45 yılında Medine’de vefat etmiştir.
KAYNAKLAR
1) Kadın Sahabiler, Mevlana Niyaz, Tercüme: Prof Ali Genceli, Toker Yayınları
2) Şamil İslam Ansiklopedisi
3) Elmalı Tefsiri
* Magafir, bir nevi çiçek, bal arıları usaresini çekerlerdi. Resulullah bu çiçeğin ağır kokusunu sevmezlerdi.
** Sır olan söze gelince, bu konuda da üç sözden bahsedilmektedir.
Birincisi, en sahih olarak rivayet edileni, bal şerbeti yeminidir.
İkincisi, esasen rivayeti zayıf olmakla beraber daha çok yaygın olan Mâriye yeminidir. Fakat bunların ikisinin de diğer eşlerden gizlenmesi gereken büyük bir sır olacağını, bundan dolayı iki kadına karşı çıkıp Peygamber’in nâil olduğu bütün kudret ve kuvvetin beyanıyla “Şüphesiz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de ona yardımcıdır.” (Tahrim, 66/4) diye gayet dehşetli bir ihtar ve tehdidin reva görüleceğini, akıl pek de kabul edebilecek gibi görünmez. Gerçi asıl mesele söylenen sırrın büyüklüğünde değil, zatında küçük de olsa, sır olması itibariyledir. Önemsiz gibi görünen birtakım şeyler vardırki, sırası gelince pek büyük bir öneme sahip olabilirler.
Küçük bir sırrı saklayamayanın büyüğünü hiç saklayamayacağı cihetle kendisine verilen bir emaneti muhafaza edemeyeceğinden dolayı emniyet ve güveni zayi etmiş, bir töhmet ve hıyanet konumuna düşmüş olur. Bununla beraber ona yapılacak kınama ve azarlamanın da, sırrın mahiyetiyle uygunluk arzedeceği, “Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükafatı Allah’a aittir.” (Şûrâ, 43/40) hükmüyle bilinmektedir. Bu yüzden kanaatimizce burada söylenen sırrın başka bir söz olması gerekir.
Üçüncüsü, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kendisinden sonra devlet başkanlığının Ebu Bekr’e ve Ömer’e geçeceğini Hafsa’ya bir müjde olarak haber vermiş ve gizlenmesini emretmiş olmasıdır. Tefsirlerin birçoğunda zikredilmiş olan bu haber, gerçi Kütüb-i Sitte’de (altı kitapta) nakledilmemiştir. Ancak Mâriye olayını rivayet edenler içinde bu haberi de rivayet edenler olduğu gibi başka güvenilir zatlar da nakletmişlerdir. “el-Bahru’l-Muhît”de Ebu Hayyan şöyle diyor: “Hadis, Mâriye sebebiyledir; bir de bal içtim denilmiştir.
Meymûn b. Mihrân dedi ki: “Hadis, Peygamber’in Hafsa’ya sır olarak söylediği şu hadistir: “Ebu Bekr ve Ömer benden sonra hilafet yoluyla benim emrime sahip olacaklardır”. Hafsa da gizlice Aişe’ye söyledi. Hakikaten bu işin gizlice söylendiği hakkında daha başka haberler de vardır.” İbnü Ebî Adî ve Ebu Nuaym Hz. Ebu Bekr’in faziletleri hakkında ve İbnü Merdûye birkaç yolla Hz. Ali ve İbnü Abbas’tan şöyle rivayet etmişlerdir. Her ikisi de dedi ki: “Ebu Bekr ve Ömer’in emirlikleri Allah’ın kitabında vardır. “Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti…” (Tahrim, 66/3) Peygamber Hafsa’ya demişti ki: “Baban ve Aişe’nin babası benden sonra insanların vâlisidirler. Sakın kimseye söyleme.” En iyisini Allah bilir.