SEMNÂNÎ (Eşref Seyyid Emîr Cihângir)
Hindistan’ın büyük velîlerinden. İsmi, Eşref Seyyid Emîr Cihângir bin Sultan İbrâhim es-Semnânî’dir. Doğum târihi bilinmeyen Semnânî, 1405 (H.808) senesinde vefât etti. Kabri Cunpûr’un Keçûnce köyündedir.
Aslen Semnân beldesinden olan Semnânî, Emîr Seyyid Ali Hemedânî ile berâber seyahat ederlerdi. Sonunda yolu Hindistan’a düştü. Keşf ve kerâmet sâhibi olmasına rağmen, Şeyh Alâ-ül-Hak’ın talebeleri arasına katıldı. Bu zâtın yanında, sohbet ve hizmetinde bulunmakla, daha yüksek makam ve hâllere kavuştu.
Hakîkat ve tevhîd ilmine dâir çok yüksek mânâlı sözleri vardır. Kâdı Şihâbüddîn Devletâbâdî ile aynİ zamanda yaŞamİŞtİr. Aralarİnda mektuplaŞİrlardİ. BeŞârât-ül-Mürîdîn, Sülûk-ul-ÂŞİkîn veSekînet-ül-MüŞtâkîn, Letâifü EŞrefî ve Mektûbât isimli kitaplarİ olup, hemen hepsi tasavvufa dâirdir. Bunlardan baŞka, talebelerinden birisi, Semnânî’nin sözlerini toplayİp, Melfûzât isimli bir eser meydana getirmiştir.
KERÂMET ve MENKÎBELERİ
İHSÂN-I İLÂHÎ
Semnânî hazretleri, Şihâbüddîn Devletâbâdî’ye yazdığı bir mektubunda buyurdu ki: “Azîz, olgun ve âlim kardeşim, Kâdı Şihâbüddîn! Allahü teâlâ kalbinizi yakîn nûrları ile ışıklandırsın. Bu derviş Eşref’in fakîrâne duâları kabûl buyrulsun. Bâzı sözleri ihtivâ eden mektubunuz geldi.
Allahü teâlâdan ilâhî bir inâyet, nihâyetsiz bir himâye ile ve bu büyüklerin iltifât ve teveccühleri ile, tasavvuf pınarından bir yudum, kalbe âit çeşmelerden bir içim tadan kimseye müjdeler olsun. Bunu en yüce bir devlet, en yüksek bir saâdet bilmelidir. Zirâ ezelî bir inâyet, yardım olmazsa, bu şerefe kavuşulamaz.
Bu, Allahü teâlânın büyük bir ihsânıdır. Bu bir yudumun derecesi, İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin şu sözünden bir parça anlaşılabilir. O buyuruyor ki: “Bu ilimden nasîbi olmayanın âkıbetinin kötü olmasından, yâni îmânsız gitmesinden korkarım. Nasîbin en azı; hakîkat ehlini tasdîk ve tasavvuf ehlinin büyüklüğünü teslim etmektir.” Gizli şirk denizinin korkunç felâketlerinden kurtulmak, bu akîdenin yardımı olmaksızın ele geçmez. Çeştiyye büyüklerinin yapageldikleri zikirlere devâm ediniz. İnşâallah böylece ilerlemek nasîb olur.
Bu mektubumu size getiren Şeyh Radî’nin, Sultan İbrâhim ile görülecek bir işi vardır. İyi ahlâkınızdan dolayı ona yardım edeceğinizi ümîd ederiz. “Bir müminin kalbini sevindirmek deniz gibi, diğer ibâdetler ise damla gibidir” ve “Allah yolunda ayakları tozlananın cesedini, Allahü teâlâ Cehennem’e haram kılar” müjdeleri gereğince, elinizden gelen yardımı yapacağınızı ümîd ederiz.
Zaman zaman kıymetli vakitlerinizi alan baş ağrıtıcı mektuplar yazıyorum, kusûrumu bağışlayınız.”
KAYNAKLAR
1) Esmâ-ül-Müellifîn; c.1, s.224
2) Ahbâr-ul-Ahyâr; s.172