Salih (a.s.) Kur’an-ı Kerîm’de adı geçen peygamberlerden biri. Semûd kavmine gönderilen peygamber. Nûh aleyhisselâmın oğullarından Sâm’ın neslindendir. Hazret-i Âdem’in on dokuzuncu kuşaktan torunudur. Salih Peygamber güvenilir bir insandı, hayır işleriyle uğraşır, zayıfları ve yoksulları gözetir, hastaları ziyaret eder ve toplumu tarafından da çok sevilirdi.
Salih As.Küçük yaşta annesi, dedesi ve babasını kaybedince teyzesi tarafından büyütüldü.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Biz Semûd kavmine kardeşleri Sâlih’i peygamber olarak gönderdik… (Hûd sûresi: 61)
Görevi “Semud, gönderilen elçileri yalancı saymıştı. Kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: “Siz korunmak istemez misiniz? Bakın ben sizin için güvenilir bir elçiyim; Artık Allah’tan sakının ve bana itaat edin. Ben sizden buna bir ücret istemem. Benim ücretim kimseye değil, varlıkların sahibine aittir. Siz, buradaki şeyler içinde güvenli olarak bırakılacak mısınız sanki? Bahçelerde ve pınar başlarında. Ekinler ve dolgun tomurcuklu hurmalıklar arasında? Dağları da ustalıkla yontarak evler yapmaya devam mı edeceksiniz yani? Siz Allah’tan sakının ve bana itaat edin. O aşırılık yapanların isteklerine de boyun eğmeyin. Onlar bu topraklarda karışıklık çıkarır da düzeltmezler” (Şuara 26/141-152)
Semûd kavmi, gönderilmiş olan peygamberlerini (Sâlih aleyhisselâmı) yalanladılar. Onların (nesebde soyda) kardeşleri olan Sâlih aleyhisselâm onlara dedi ki: “Allahü teâlâdan korkmaz mısınız ki, O’na şirk (ortak) koşarsınız. Ben, Allahü teâlâdan size gönderilen emin bir peygamberim. Şimdi Allahü teâlâdan korkun. Size bildirdiğim, O’nun emir ve yasaklarında bana itâat edin. Bunun için sizden ücret istemem. Bilin ki, benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi Allahü teâlânın üzerinedir.” (Şuarâ sûresi: 141-145)
Sâlih (aleyhisselâm) ve onunla olan mü’minlere necât (kurtuluş) verdik. Onlar küfür ve günâhtan sakınırlardı. (Neml sûresi: 53)
Hûd aleyhisselâmın peygamber olarak gönderildiği Âd kavmi helâk olduktan sonra, felâketten kurtulanlardan olan Semûd, berâberindekilerle birlikte Şam ile Hicâz arasındaki Hicr denilen yere giderek yerleştiler. Semûd’un torunları tekrar Âd kavminin he lâk edildiği yerlere gittiler. Dağlardaki kayaları oyup evler yaptılar. Allahü teâlâ onlara çok mal verdi. Zamanla daha da çoğalarak bağlar, bahçeler ve köşkler yaptılar. Her türlü nîmetler içinde bulunup azgınlığa, taşkınlığa saptılar. Taşlardan yaptıkları putlara taptılar. Allahü teâlâ, küfür ve azgınlık içinde bulunan Semûd kavmine Sâlih aleyhisselâmı peygamber olarak gönderdi.
Sâlih aleyhisselâm onları putlara tapmaktan ve azgınlıklardan sakındırdı. Allahü teâlâya îmân ve ibâdete dâvet etti. Nûh aleyhisselâmın dînini tebliğ etti. Sâlih aleyhisselâma az sayıda kimse tâbi olup, diğerleri yalanlayıp karşı çıktılar. Semûd kavmi, Sâlih aleyhisselâmı, büyülenmiş yalancı ve büyüklenen diye ithâm etmelerine rağmen Sâlih aleyhisselâm yılmadan, t atlı bir dille kavmini îmâna dâvete devâm etti. İnanmadıkları takdirde, şiddetli azâbla korkuttu. Fakat Semûdlular onun dâvetini kabûl etmediler. Allahü teâlâ, Semûd kavminin küfür ve taşkınlığı sebebiyle kadınlarını kısır bıraktı. Ağaçlar kuruyup meyve vermedi. Hayvanlar yavrulamaz oldu.
Bu durum karşısında Semûd kavmi Sâlih aleyhisselâma karşı hakâret etmeye başladılar. Ölümle tehdîd ettiler. Eğer hakîkaten peygamber isen mûcize göster dediler. Mûcize gösterdiği takdirde inanacaklarını söylediler. Kayadan bir deve meydana gelmesini istediler. Deve olmasını istedikleri kaya büyüyüp gebe bir deve şekline döndü. Deve yavruladı. Bu mûcize üzerine bâzı Semûdlular îmân ettiler. Devenin memesinden akan sütten Semûdlular bütün kaplarını doldurdular. Daha sonra Semûdlular deveyi öldürdü ler. Sâlih aleyhisselâma karşı düşmanca tavır takındılar. Eğer hakîkaten peygamber isen bize vâd ettiğin azâbı getir dediler. Bir takım acâib hâller görmeye başladılar. Devenin bastığı yerden kan fışkırdığını, ağaçların yapraklarının kızardığını, kuyularındaki suyun kan kırmızısı, yüzlerinin de sapsarı olduğunu görüp birbirine haber verdiler. Allahü teâlâ Sâlih aleyhisselâma vahy edip, kendisine inananlarla o beldeyi terk etmelerini ve kısa zamanda şiddetli azâbın geleceğini bildirdi.
Sâlih aleyhisselâm kendisine inanan 4000 kişi ile birlikte o beldeyi terk ettiler. Semûdluların yüzleri kana boyanmış gibi kırmızı oldu. Daha sonra simsiyah oldu. Allahü teâlâ Cebrâil aleyhisselâma Semûdluları bir sayha (korkunç gürültü) ile helâk et mesini emir buyurdu. Bir sabah vakti azâb sayhası Semûd kavmini yakalayıverdi. Cebrâil aleyhisselâmın sayhası onları muhkem (sağlam) binâlarda helâk etti. Sayhanın şiddetinden hepsinin ödleri patlayarak helâk oldular.
Sâlih aleyhisselâm, kavminin helâk olmasından sonra kendisine îmân edenlerle birlikte Mekke veya Şam taraflarına gitti. Remle’de yerleşti. Mekke-i mükerremede vefât edip Kâbe-i muazzama yanında defnedildi. (İbn-ül-Esîr, Râzî, Taberî, Nişâncızâde)