Hz Şuayb kimdir ve Hz Şuayb hayatı ve mucizeleri nelerdir? Hz Şuayb kıssası ile tüm ayrıntıları bu sayfada sizler için derledik. Kur’an’da adi geçen peygamberlerden. Medyen ve Eyke halkina peygamber olarak gönderildi. Bu iki ülkede ayri ayri mücadelede bulundu. Bu iki toplumla yaptigi mücadelesi, çesitli ayetlerde geçmektedir. Hz.İbrahim aleyhisselam yada Salih aleyhisselamın soyundandır.Nesli anne tarafından Lut aleyhisselamın kızına ulaştığı ve Eyyub aleyhisselamla teyze oğulları oldukları rivayet edilmiştir. Musa aleyhisselamın kayınpederidir. Allah’ın kullarına rahmet olarak gönderdiği peygamberler, kavimlerini küfür ve günah bataklığından imanın aydınlığına, Allah’a itaatin verdiği huzura çağırmışlar; toplumları fesada sürükleyen kötü davranışlarla mücadele etmişlerdir. Ölçüde ve tartıda hile yaparak insanların mal emniyetini bozan, yol keserek can güvenliğini tehdit eden kalpazan bir topluma Allah Teâlâ Şuayb aleyhisselâm’ı peygamber olarak göndermiştir.
Kur’an’da 11 defa adı geçer. Allah tarafından kendisine müthiş bir konuşma yeteneği verilmiştir. “peygamberlerin hatibi” olarak bilinir. Hilekar Meyden ve Eyke halkına iman etsinler diye gönderilmiştir. Kendisinden sonra gelen Hz. Musa, kızlarından biriyle evlenmiş, daha sonra peygamber olmuştur.
Hz Şuayb A.S. Hayat Hikayesi
Arap yanmadasının kuzey batısında; Hicaz’la Filistin arasında, yeşil şirin ve büyük bir şehir vardı. Buranın adı Medyen idi. Medyen’in büyüklüğü ve zenginliğinin sebebi kervanların buradan geçmesi idi.
Öyle ki, Hindistan’dan gelip Mısır, Cezayir veya Tunus’a gidenler bu yolu kullanıyorlardı.
Medyen’e yakın Kızıldeniz sahilinde başka bir şehir daha vardı. Buraya da Eyke adı verilmişti.
Eyke ve Medyen o zamanın en zengin şehirlerindendi.
Ama bu zenginligi hile ve haram ile elde etmişlerdi. Bu şehirlerin insanları şehre gelen kavimlerden, kervanlardan haksız kazançlar elde ediyorlardı.
Şehire girişte kayaların arasında dar bir geçit vardı. Kervanlar buraya girdiğinde bozguna ugrar, yağma edilir, ellerindekiler zorla alınırdı.
Karşı koyanlar ise canlarından olurlardı.
Gelen, kervanlar sattıkları malların karşılığını alamıyorlardı. Medyen halkında ahläk kalmamıştı. Dürüst değillerdi. Bu kavgacı halleri bazen kendi aralannda da görülüyordu.
Dürüstlükten nasibini almayan, hile ile iş yapan bu kavme Hz. Şuayb peygamber olarak gönderildi.
Hz. Şuayb Yüce Allah’ın vahyettiklerini Medyenlilere anlattığında dalga geçer gibi dinliyor ve Hz. Şuayb’a inanmıyorlardı. Üstelik kendi yaptıklan putlara tapıyorlardı.
Hz. Şuayb bıkmadan, usanmadan büyük bir sabırla Medyen’lileri ibadete çagırıyordu. Yine bir gün . Medyenlilere şöyle seslendi:
– “Allah’tan korkmaz mısınız? Gerçekten ben size gönderilen güvenilir bir peygamberim.
Ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Eksiltip hak yiyenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların mal ve haklarını gaspetmeyin. Putlara tapmaktan vazgeçip Yüce Allah’ın emirlerine itaat edin.
Bu sözlere inanmayan kavim birgün Hz. Şuayb’a şöyle dedi:
– “Eğer doğru sözlü isen, hemen üzerimize gökten parça düşür de görelim.”
Böyle dediler, çünkü Allah’ın azabından haberleri yoktu.
Hz. Şuayb Medyen halkını bıkmadan usanmadan defalarca hak dinine davet edip durdu.
Bunun üzerine Hz. Şuayb onları son defa uyarıp kendine inananlar ile birlikte Medyen’i terketti.
– Benim Rabbim herşeye kadirdir. Birkaç akrabama değil, Allah’a güveniyor, O’na sığınıyorum. Elinizden geleni geri bırakmayın.
Hz. Şuayb’ın ayrılışından sonra, Medyen halkı bir gece korkunç bir gürültü ile yataklarından fırladılar. Korkunç ses büyük bir zelzelenin habercisiydi. Hiç bir yere kaçamadılar. Yüce Allah’ın azabı çok şiddetli olmuştu. Tek canlı dahi kalmamıştı.
Hz. Şuayb daha sonra Eyke’ye gidip, Eyke ahalisini imana davet etmeye başladı ancak onlarında Medyen’lilerden farkı yoktu. Onlarda puta tapmaktan vazgeçmiyorlardı. Bunun üzerine Hz. Şuayb Allah’ın izni ile kendine inanlar ile birlikte Eyke’den ayrıldı.
Hz. Şuayb’ın Eyke’den ayrılmasından kısa bir süre sonra Eyke’lilerin başına gelecek felaket kendini göstermeye başladı.
Eyke’de çok büyük bir sıcaklık başlamıştı. Ağaçlar kuruyor, otlar sıcaktan yanıyordu.
Sular durduğu yerde kaynıyordu, Sıcaklığa dayanamayanlar birer birer ölüyorlardı. Bu böyle yedi gün devam etti. Sekizinci günün ilk saatlerinde gökyüzünde simsiyah bir bulut gözüktü. Herkes koşarak bulutun altına gitmişti. Bu şekilde sıcaktan kurtulmaya çalışıyorlardı.
Fakat birden bulutlardan ateş yağmaya başladı. Hiç kimse bu ateşten kurtulamazdı. Kurtulamadılarda. İnkarcıların hepsi yanarak can verdi.
Hz. Şuayb Mekke’de ölümüne kadar peygamberlik görevine devam etti. Öldüğü vakit üçyüz yaşında idi.