ALİ BİN HAMZA EL-İSFEHÂNÎ
Evliyânın meşhûrlarından. Onuncu asrın başlarında yaşamış olup doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Tasavvufta Muhammed bin Yûsuf Bennâ’nın sohbetlerinde yetişti. Şöyle demiştir:
“İsfehan’da Muhammed bin Yûsuf Bennân’ın sohbetlerinde bulundum. O, dâimâ helal yemek ilminden anlatırdı. Ben de sohbetlerini yazardım. Bir müddet huzûrunda kaldıktan sonra hacca gittim. Hac dönüşünde Basra’ya gelince hocamın vefâtını haber aldım. Çok üzüldüm ve hocam vefât ettikten sonra İsfehan bana ne lâzım diyerek Basra’da kaldım.”
Yine şöyle anlatmıştır: “Sehl-i Tüsterî’nin talebeleri onun hâllerini ve sohbetlerini naklederlerdi. Ben de onun sohbetlerinden nakledilen şeyleri yazardım. Birgün dere kenarında abdest alırken notlarım suya düştü, buna çok üzüldüm. O gece Sehl-i Tüsterî’yi rüyâda gördüm. Bana;
“Ey mübârek! Defterinin suya düşmesi sebebiyle çok mu üzüldün?O sözlere olan muhabbetinin hakkını, Allahü teâlânın hakkını ve dostlarının hakkını yerine getirmek için onlarda yazılı olan şekilde amel etmez misin?” buyurdu. Ben de;
“Bu arzuya tâkat yoktur.” dedim. Biz böyle konuşurken, Peygamber efendimiz, Eshâb-ı kirâmdan bir cemâatle teşrif ettiler. Resûlullah efendimiz bana bakıp, tebessüm ederek; “Bu tâifeye ve sözlerine muhabbet, hakîkattir.” buyurdu. Sehl-i Tüsterî; “Estağfirullah yâ Resûlallah!” dedi. Peygamber efendimiz tebessüm etti. Bu hâlin sevinci içerisinde uyandım.
KAYNAKLAR
1) Nefehât-ül-Üns; s.159
2) Tabakât-ı Ensârî; s.237
3) Nesâyim-ül-Muhabbe; s.65