BEKR SIDKI VİSÂLİ
Anadolu’da yetişen velîlerden. 1880 senesinde Manisa’nın Kula ilçesinde doğdu. Babası Mollazâde Hacı Mehmed Efendidir. İlk tahsiline Kula’da başladı. İlim öğrenmek için babasının rızâsı ile İstanbul’a gitti. Fâtih Câmii Medresesinde uzun yıllar ilim öğrendikten sonra icâzet, diploma aldı. Bu arada tasavvuf yolunu, Sâmi Niyâzî Uşşâkî Efendiden öğrendi. Onun sohbetlerinde kemâle geldi.
Hocası Sâmi Niyâzî Uşşâkî Efendi, talebelerine sık sık; “Akşam ne rüyâ gördün?” diye sorardı. Bir gün Bekr Sıdkı Efendiye sorunca; “Efendim rüyâmda bir meydanlıkta at koşusu vardı. Her at üzerinde bir kişi vardı. Ben ise birbiri üzerine binmiş dört atın en üstündekine binmiştim. Atlar koşuya başladıktan sonra, benim bindiğim atlar en öne geçti ve hedefe en önce vardım. Orada bizlere bakan kalabalık, Bekr Efendi kazandı, diye bana iltifât ettiler.” diye anlattı. Sâmi Niyâzî Uşşâkî de; “Oğlum Bekr! Sen dört ilme kavuşacaksın. Birinci at şerîat, ikinci at tarîkat, üçüncü at hakîkat, dördüncü at ise mârifet ilmine işârettir.” buyurdu.
Bekr Sıdkı Visâli, ilim tahsîlini tamamladıktan sonra Kula’ya döndü. Bir müddet halı ticâretiyle meşgul oldu. Fahrî olarak, câmilerde insanlara doğru yolu anlattı. Bir süre sonra İzmir’e yerleşerek tâliplerine ilim öğretti.
Bir gün talebeleri ile sohbet ederken bir talebenin kalbine kötü bir vesvese geldi. Bekr Sıdkı Efendi talebelerine tebessüm ile bakıp sohbet ederken, kalbine kötü bir vesvese gelen talebeye bakmaz oldu. Talebe o anda hatâsını anlayıp, Allahü teâlâya yalvardı ve sessizce gözyaşı döktü. Bir süre sonra Bekr Visâli Efendi tekrar o talebeye tebessüm ile muâmele ederek; “Hocanın yanında, kalbinizi kötü şeylerden koruyun.” buyurdu.
İnsanlara doğru yolu anlatmakla ömrünü geçiren Bekr Visâli Efendi, 1962 senesinde İzmir’de vefât etti. Bekr Sıdkı Efendinin şiirlerinin toplandığı Hakîkat ve Mârifet Sırları isimli bir dîvânı vardır. Dîvânından bâzı bölümler:
KASÎDE-İ VUSLAT
Allah Allah ilâhî
Gösteresin cemâli
Düştüm fenâ mülkine
Çıkarırsın bekâyı
Tevekkül dağı üçüncü
Çıkarır kalpten sivâyı
Sabır suyu dördüncü
Tasfiye eder kalbini
Rızâ bahçesi beşinci
Râzıdır kahrî lütfu
Teslim yuları altıncısı
Görür onu Rabbihâsı
Gülistan mârifet yedinci
İlm-i ledündür dersi
Muhabbet bostan sekizinci
Girer meclisi nebî’yi
Merâtib-i aşktır dokuzuncu
İçer şarâb-ı aşkı
Vuslatı Cemâl onuncu
Tamam olur mîrâcı
Visâli kemter kulunu
Tevfik eyle menzili
Güçtür sülûkun yolu
Bekliyorum lütfunu
Allah Allah ilâhî
Gösteresin Cemâli
Düştüm fenâ mülküne
Çıkarırsın bekâyı
KERÂMET VE MENKÎBELER
DÜNYÂNIN PARASINA VE MALINA ALDANMAYIN
Ey gaflet uykusuna dalmışlar! Artık uykudan uyanınız. Şimdi uyuyacak zaman değildir. Ey kerîm olan Allahü teâlâdan yüz çevirenler! Siz O’ndan yüz çevirip haddi aşıyorsunuz. Allahü teâlânın sayısız nîmetleri içindesiniz. Dünyânın parasına, malına, mülküne kalbinizi bağlamayın. Bir gün gelip, her şey yok olup, elinizden çıkacak. Ancak Allahü teâlâ ve O’nun sevdiği, beğendiği ameller kalacaktır. Ovalara ve çöllere sığmayan orduları olan nerede o azgın, taşkın Fir’avnlar? Nerede o gelmiş geçmiş krallar, hükümdarlar? Nerede onların medhedicileri? Nerede onların siyah bayrakları ve sancakları? Nerede o dünyânın doğusuna ve batısına sâhib olan İskender? Nerede ilim irfân sâhipleri? Nerede vefâlı dostlar, kardeşler, yakınlar? Onların yaşadıkları yerleri gez gör ve onlardan haber sor. Netîcede hepsinin öldükleri haberini alırsın. Ümmetlerden nicesi toprak altında olup, kalbleri de hasret ile doludur. Onlar himâye, koruma altında idi. Onlar ve yaşadıkları vakitler de ölüp gitti. Zaman, esef ederek onlar için ağlamakta ve yaşlar dökmektedir. Dün onların hepsi evlerinde yaşamakta idi. Bu gün ise, toprak altında kemik ve toz yığını hâlindedirler. Dünyâ durdukça salât ve selâm, Muhammed aleyhisselâmın ve âlinin üzerine olsun.
KAYNAKLAR
1) En Yakın Yol (Sıddık Nâci Eren); s.157