Ahfeş isimli bir adam yaşardı. Bilgiliydi bilgisi olmasına, ama bildiklerini anlatamazdı.
Konuşma da Allah vergisi ya, Ahfeş’e konuşma kabiliyeti verilmemişti. Bildiklerini iyi anlatamadığı için dinleyenler bıkar, kimse kalkıp “İyi konuştun ey .Ahfeş” demezdi.
Bir gün yine toplanmışlardı…
Ahfeş yine konuşmak istiyordu…
Halk ta bir mırıltıdır başladı. Konuşmasını istemiyorlardı. Çünkü sözü uzattıkça uzatırdı. Üstelik ne dediği de anlaşılmazdı. Dinleyenler bıkar, usanırdı.
O gün yine konuştu, konuştu, konuştu. Ama hiç taıse baş sallayıp tasdik etmedi sözlerini. Zira hiç teıse hiçbir şey anlayamadı.
Bunun üzerine Ahfeş çok fena kızdı.
– Size söz anlatacağıma gider keçilerime anlatırım
daha iyi, diye bağırarak gitti.
Ahfeş’in birkaç keçisi vardı, merada otluyorlardı. Doğru yanlarına gitti. Boynuzlarına birer ip bağladı. İpleri ellerine aldı. Ve başladı anlatmaya…
Anlattı, anlattı, anlattı…
Bazen ipi çekiyor, ipi çekince keçilerin başlan sallanıyordu. Ahfeş de memnun memnun gülümsüyordu.
– Keçiler beni anladıklarından baş sallayıp evet diyorlar, diye…
Ahfeş anlattıkça ipi çekti, çektikçe keçiler baş salladılar. Ahfeş bu başsallayışlan “Evet” mânasına aldığı için aralıksız konuşmaya devam etti.
Derken, bu durumu gören biri hayretle durakladı. Bir süre seyrettikten sonra sordu:
– Ne yapıyorsun ey Ahfeş, aklını mı kaçırdın?
Ahfeş keyifle adama baktı. Bu adam sözlerini tasdik etmeyenlerden biriydi. Ona marifetini göstermesi lâzımdı.
– Bak keçiler sizden daha akıllı dedi, beni anlıyorlar ve anladıklarını belirtmek için baş sallıyorlar. İşte!…
İpi çekti, tabii keçilerin başı aşağı çekildiği için baş sallamış gibi oldular.
– Görüyor musun?., diye kabardı Ahfeş. Keçiler sizden daha akıllı. Adam güldü:
– Sen bizi Ahfeş’in keçileri mi sandın? diyerek yürüdü gitti.
O gün bugündür, anlamadığı sözlere baş sallayana “Ahfeş’in keçileri gibi” derler.
Siz siz olun, ne yersiz konuşun, ne anlamadığınızı anlamış görünün.