BEDBAHT ANA
Bir an Anın küçük bir oğlu vardı… Bir gün bir yumurta Çaldı. Anasına getirdi… Anası gaflet edip:
— Ey yavrucuğum, bunu nereden aldın?
Diye sormadı bile…
Çocuk biraz daha büyüdü. Derken bir gün bir tavuk çalıp getirdi. Kadın yine bir şey sormadı… Çocuk getiriyor, anne hiç sormuyordu… Günler, aylar ilerledikçe çocuğun hırsızlığı da o nisbette büyüyordu. Nihayet meşhur bir eşkiya oluverdi…
Yol kesmeler, kervanlar soymalar hep ondaydı… Devletin başma büyük bir belâ kesilmişti…
Gün geldi, üzerine asker gönderildi ve kıskıvrak yakalandı… Muhakeme edilip idamına hüküm verildi…
Cellâdın satırına boynunu koyacakları vakit sordular :
— Son sözün nedir?
Eşkiya reisi kanlı gözlerini yükseklere kaldırıp dedi
ki:
— Anneme söyliyeceğim bir tek sözüm var. Annemi bana getirin!…
Dertli anne idamlık oğulun yanına getirildi… Gözleri bulut gibi yaşlar akıtıyordu… Oğluna yaklaştı ve *•
— Ey oğlum, dedi, nedir vasiyetin?
Eşkiya evlât burada bir ders vermek istiyordu… Acı acı gülerek dedi ki .*
— Ey annem!… O güzel dilini çıkar da son bir defa öpeyim!…
Zavallı kadıncağız titreyen yüreğini bastırarak dilini çıkarıp oğluna öpmesi için yanaştırdı… Eşkiya oğul,.birden annesinin dilini ısınp koparıverdi… Ve bir tutam kan hâlinde yere tükürdü:
— Ey cellât, dedi, haydi işini gör!…
Cellât bile kadının hâlini görüp merhamete gelmişti… Gök gibi gürledi:
— Ey câni, ne yaptın böyle? ölüm ânında bile kötülük işliyorsun!, .
Eşkiyanm dudakları acı ile gerildi de dedi ki:
— Benim Hakka yarar tek bir hayrım, annemin dilini koparmamda*. O dil beni idama sürüklediği gibi, annemin başına da belâ oldu. Onu o belâdan kurtardım…
Eğer vaktiyle annem o dili ile bana nasihat etse, hırsızlığın kötü bir şey olduğunu söylese, benim kabahatlerime sükût etmeseydi, ben bir câni olmayacaktım… O da bir eşkiyamn annesi olmayacaktı…
Gerçekten doğru bir söz… «Ağaç yaş iken eğilir» dememişler mi?
Ey uykulu, aç gözü, sahip ol evlâdına.
Senin yarın kimseler gelmez hiç feryâdına!…