ASIL YAYA BENMÎŞÎM
Allah ve kemâl yolunun sevdâlarına gark olan İbramı b. Edhem Hazretleri bir gün Kâbe yollarmdaydı… Yaya olarak Allah evini ziyarete gitmedeydi… Fıkırda-yan güneş altında, çöl denizinin aman vermez hararetinde ağır ağır yol alıyordu…
Yolda, deve üstünde bir Arap ile karşılaştı.., Arap hayret ve dehşetle titredi… Kuruyan kapkara dudaklan-rn dili üe ıslatıp dedi ki:
— A yalnız adam!… Nereye böyle yolculuk
İç gözlerine hikmet sürmesi çekilen büyük
naklanna tombul bir gülücük kondurup adama nazar etti ve:
— Ey çavuş, dedi, sen nereye gidiyorsun?
Arap, ak ak dişlerini göstererek cevap verdi:
— Beytullah”ı ziyarete gidiyorum!…
— Benim niyetim de o… Ben de Beyti ziyaret için yola çıktım!…
— Nasıl olur? Bineğin yok, azığın yok… Bu uzun yol-lan, kızgın çölleri, nasıl yürür gidersin ki?… Olmaz… Bir yerde telef olursun!…
İbrahim b. Edhem Hazretleri tatlı tatlı gülümsedi ve dedi:
— Benim birçok bineğim var amma sen göremez-siıı…
Arap”m aklı uçacak gibi oldu, büsbütün hayret edip sordu:
— Bunlar nedir? Nasıl şeylerdir? Bana da anlat ki bileyim!…
Mânâ vadilerinin eşsiz sultanı tane tane anlattı:
— Benim sabır adlı bir bineğim vardır. Başıma bir belâ geldi mi onun sırtına atlarım… Nimete kavuştuğum zaman «Şükür» adlı bineğim vardır. Onunla giderim…
Bir kazaya uğradığım zaman hemen «Rızâ» adlı bineğim imdadıma yetişir. O zaman da onunla yoluma devam ederim…
Arabm gözleri yuvalarının içinde fır fır dönmeye başladı. Gönlüne şevk ve heyecan yağmuru indi ve sordu:
— Daha başka neyin var?
Kerametler sarayının eşsiz sultanının mübârek yüzünde görülmemiş bir ışık çağladı .*
— Bir de, dedi, nefsim beni bir şeye zorladığı zaman düşünürüm ki, ömrümün çoğu gitmiş azı kalmıştır… Bu durumu hatırlayarak nefsime uymaktan son derece sakı* ninm ve hep Rabbim ile olurum!…
Arab”ın kaim dudakları bir yay gibi gerildi:
— Vallahi, desene, asıl yaya benmişım de, binek sahibi şenmişsin… Yürü, Allah sana merhamet etsin… Muhakkak ki sen murâdına nail olacak, menziline varacaksın!. ••