BELÂ VE MUSİBETLERE KATLANMAK
Yüce Allah (c.c) buyuruyor ki:
Ey Muhammedi.. Kulumuz Eyyûb’u an. O, Rabbi-ne şöyle seslenmişti: “Gerçekten şeytan bana yorgunluk ve azap verdi.” Sâd sûresi, âyet: 41
Peygamberimiz (s.a.v) diyor ki:
Bana gerçekten bütün kalbiyle salâvat getiren müf minin buğday tanesi kadar günahı kalmaz. Kişilerin çoğu öldüğünde yüce Allah (c.c.) meleklere; “Kulumun gönlünün meyvesini (ciğerparesini) mi aldınız?” diye sorar. Onlar da, “evet” diye cevap verirler. Sonra da aralarında şu konuşma geçer:
Yüce Allah:
– Kulum ne dedi?
Melekler:
– Sana hamdetti, şükretti ve “Allah için yaratıldık. Bir gün yine O’nun huzuruna çıkarak hesaba çekileceğiz” diyerek sana yöneldi.
Yüce Allah:
– Kuluma Cennette bir köşk verin ve o köşkün adını da hamd köşkü koyun.
Münebbihoğlu Veheb diyor ki:
Tevrat’ta peşpeşe gelen şu dört cümleye rastladım. Bu cümleler şöyle diyordu:
1. Allah kitabını okumaya devam edip de günahlarının affedilmeyeceğini sanan kişi, Allah’ın âyetleriyle alay eden küstahlardan biridir.
2. Zenginliğinden ötürü herhangi birine hürmet e-den kişinin şüphesiz ki dinin üçte ikisi gider.
3. Kaybettikleri karşısında tasaya düşen kişi Rab-binin hükmüne isyan etmiş olur.
4. Başına gelen belâ ve musibetten şikâyet eden kişi, muhakkak ki Rabbinden şikayetçi oluyor demektir.