BEN YALAN BİLMEM
Zalimliği dillerde destan olan Haccâc bir gün cuma hutbesi okuyordu. O ulvî makamda, Allah Resulünün ehl-i beytine dil uzatmaya ve Allah’ın Arslanı Hazret-i Ali (Kerremallahü Veçhe) “yi kötülemeye başladı. Cemâat arasından bir genç ayağa kalktı ve avaz avaz bağırdı:
— Sus, ey zâlim!… Sen kim oluyorsun ki, onlarla boy Ölçüşebilesin?…
Haccâc-ı Zâlim öfkeden deliye döndü ve haykırdı:
— Çabuk, şu genci zincire vurup zindana atın!…
Zalimlerin âdetidir. Hikmet ve ilimle başa çıkamadıkları kimselerle cenge tutuşurlar. Oklu mızraklı askerler derhal genç adamı tutup sürükleye sürükleye zindana götürdüler ve üzerine demir kapıyı kapatıp kilitlediler…
Delikanlı, sevilen ve sayılan bir ailedendi. Herkes, ama herkes, bu asaletti genci kurtarmayı murâd ediyordu. Bir çâre düşündüler ve derhal Haccâc-ı Zâlim”in huzuruna koştular:
— Ey emîr, dediler, bu gencin cinneti vardır. Zaman zaman böyle deliliği tutar ve cinnet ânmda ne dediğini bilmez… Yine cinnet hâlindeyken size karşı kusur işledi, onu bağışlayınız!…
Haccâc, başını elleri arasına alıp bir müddet düşündü. Sonra kanlı gözlerini adamların üzerine dikip — Eğer, dedi, sözünüz doğruysa, delinin sözüne itibar edilmez. Bir de kendisine soralım!…
Fokur fokur iman kaynayan gencin yakınlan nefes nefese zindana koştular:
— Ey yavrum, dediler, seni can alıcı düşmandan kurtarmak için böyle bir yalana tevessül ettik. Sen de bizi tasdik et de canını bu zâlimin pençesinden kurtaralım!…
Genç adam şiddetle karşılık verdi:
— Olmaz!… Ben, nebiler sultanının ehl-i beytine söz ettirmem ve asla yalan söylemem!…
Az sonra Haccâc”m adamları gelip genci aldılar ve Haccâc”m huzuruna çıkardılar… Haccâc-ı zâlim sordu:
— Sende delilik var mı?
Genç adam, başım bir ar sİ an gibi dik tutarak cevap verdi:
— Asla!…
— Senin cinnet getirdiğini söylediler!…
— Ben bir müslümamm, yalan söyleyemem!… Bende cinnet hâli de yoktur!…
Bu doğruluk, bu mertlik, bu iman ve asalet karşısında Haccâc”m taş yüreği yumuşadı ve genci salıverdi…
İbret alabilenlere ne mutlu!…