Gazi Osman Han zamanıydı. Osmanlı Devletinin temelleri yeni atılıyordu. Fetihler başlamıştı. Pâdişâh İzmit’in fethi için, ordunun başında yürüyüşe geçmeden önce, Gazi Ali Bey’i yüze yakın yiğidin başmda Hereke’nin alınması için görevlendirdi.
Ali Bey, Hereke önüne vardığı zaman, bu Bizans kalesinin sağlamlığına, savunucularının çokluğuna bakmaksızın:
“Dînini, devletini sevenler arkamdan gelsin” diyerek, yalm kılınç kaleye hücum etti. Bu kahramanca saldırıya dayanamayan kalenin düşeceği sırada, nereden atıldığı bilinmeyen bir düşman oku Ali Beyin gözüne saplandı.
Koca komutan bir an durakladıktan sonra, gözüne saplanan oku bir tutuşta çekip çıkarınca, göz çukurundan kan boşandığı görüldü. Komutanın bu dehşet verici durumu yanındaki yiğidi büyük bir telâşa sürüklemişti. Ali Bey, onun bu telâşım görünce şöyle bağırdı:
“No’Idu yiğit? Bir başa bir göz yeter. İki gözü olup da ardına bakar olmaktansa bir gözle bir yüreği olup ileriye bakmak yeğdir…”