Meysere diyor ki: Bir gün bir Müslüman mezarlığının, yanından geçiyordum. Mezarlığa uğrayıp ölülere selâm verdikten sonra şöyle dedim:
“Ey ölüler!.. Siz öncülerimizsiniz. Bizler size tabi o-lacağız. (Bizler de bir gün ölerek bu kabristanı boylayacağız.) Yüce Allah (c.c.) bize de, sizlere de rahmet ve mağfiret etsin.”
Böyle konuşurken kabirlerin birinden bir ses yükseldi. Sesin sahibi şöyle diyordu:
“Ne mutlu size ey dünyada yaşayanlar!.. Her ay dört defa hac ediyorsunuz.” Şaşırıp kaldım. Kim ayda dört defa hac ediyordu. Sordum. Ayda dört defa nasıl hac ediyoruz? diye. Aynı ses şu cevabı verdi: “Her ay kıldığınız dört cuma namazı yok mu? İşte onlar hac ibadeti sayılır. Siz yoksa bunların makbul birer hac olduğunu bilmiyor musunuz? Ne olurdu bize izin verilseydi de hiç değilse cuma günleri Camilerin kapılarına vararak sizin işlediğiniz amelleri seyredip zikirlerinizi dinleyebilseydik. Bu imkâna sahip olmadığımız için çok üzgünüz. Fakat buna rağmen yine de sizlerden hoşnuduz. Çünkü biz ölüleri ziyâret ederek bize rahmet ve mağfiret diliyorsunuz.”