SİZDEN ALLAH RAZI OLDU
Bir gün iki cihanın imdadına yetişen Rahmet Peygamber sahabileri ile oturuyorlardı… Huzûr-ı Risâlete bir adam geldi… Kanadı kopuk kuşlar gibi çırpmıyordu:
— Ey Allahın Resülü, dedi, açlıktan takatim kesildi!…
Allahın Sevgili Resûlü derhal zevcelerinden birine haber gönderdi:
— Evimizde yiyecek bir nesne var mı?
Ondan şu cevap geldi:
— Seni Hak Peygamber gönderen Allah”a yemin ederim ki, yanımda sudan başka bir şey yok!..
Nebiler Nebisinin rahmet hâzinesi kalbi rikkatle titriyordu. O cömertlik Hızır”ı, o şeker huylu Peygamber hiç kimseyi kapısından boş döndürmezdi… Ne var ki, elinde avucunda verecek bir şeyi bugün için yoktu. Derhal öbür zevcelerinden birine de aynı haberi gönderdi… Onun hanesi de boştu…
Açlıktan tâkati kesilen adam ise sararmış gül yaprağı gibi boynunu bükmüş bakıyor, dili ile söylemese de bakışı ile şöyle diyordu:
— Ey düşkünler Hızır”ı, ey herkesin ekmek teknesine hamur koyan!… Senin nûrun olmadıkça aydın gün bile gecedir. Sen bu kâinat denizinde kaptanlık eden ikinci Nuh”sun!… Bütün âlem, şaşkın bir beden, sen ise bu âleme akılsın!…
Ey adı güzel Mustafa, benim çâreme bak!…
Kâinatın Efendisi mübârek gözlerini sahabileri üzerine dikip buyurdular ki:
— Bu gece bunu kim misâfir eder?
Ensar”dan biri ayağa kalktı:
— Ey Allahın Resûlü, dedi, onu ben misâfir ederim!.
Siz mübârek gönlünüzü hoş tutun!…
Ve garip adamı alıp evinin yolunu tuttu, onu evine götürdü, zevcesine emir verdi:
— Ey iyi hatun, Resûlüllahın misafirine yemek hazırla!…
Aslında o da fakir bir âile idi. Ne var ki, gönlü zengindi, iman nûru ile neş”elenip duruyordu… Adam gizlice hanımına sordu:
— Misafirimize verecek neyin var?
Kadın kuşlar gibi kanat çırparak dedi ki:
— Sadece çocukların yiyeceği kadar bir şey!…
_Ey kadınım! Sen onları bir şeyle oyala, sofraya
gelmek isterlerse uyut. Misâfirimiz eve girince lâmbayı söndür, ona kendimizi de yiyormuş gibi gösterelim. Çünkü biz yersek o aç kalacak!…
Kadın, denileni ayniyle yerine getirdi. Bir nefeste sofra kurup yemek hazırladı:
—- Buyurun, dedi, âfiyetle yiyin!…
Böylece sofraya oturdular. Misâfir kamını doyurdu, onlar da aç yattılar…
Nebiler Serverinin misâfirini kendi nefislerinden daha üstün tutmuşlardı… Sabah olur olmaz o cömert sahabi Allah Resulünün nur bağışlayan huzuruna çıktı… Hâliki Kerimin Aziz Peygamberi tatlı bir tebessümle ona nazar ettiler ve dediler ki:
— Bu gece misafirinize yaptığınız muâmeleden aii u râzı oldu!… (“)
İnsanlık buna ne buyurur? İşte îslâmın altınla d durduğu kalblerdeki saffet ve ulviyet!…
Ne desem ki?
îslâmın düşüncesi âlemde ışık fikir,
Ey maddeci, seninki, kirli, kanşık fikir!…