BU NASIL NAMAZ Kİ?
Bir gece bir mescidin birinde bir adam konuklamıştı O adam gece sabaha kadar namazdan başka bir şeyle meşgul olmamak üzere mescide girmişti…
El ayak çekilip mescid tenhalaşmca namaza durdu… Gece ilerleyip etraf kararınca bir ses duydu. Sanki bir başkası mescide gelmişti.
Namaz kılan, bir kemâl sahibi gelmiş, mescide konuklamış sandı. Gönlünde riyanın rüzgârı esmeye başladı. Dedi ki:
— Böyle bir kutlu yere bu çeşit adam, ancak Allah”a ibâdet etmek üzere gelir. Bu iyi adam bana dikkat eder, * namazımı görür, ibâdetimi duyar, benim kıymetimi anlar…
Bütün gece sabaha dek ibâdette bulundu. Bir an bile gözünü yummadı, ağlayıp inledi… Gâh tevbe etti, gâh is-tiğfar, gâh zikirle meşgul oldu. Hasüı kendini iyice gösterdi…
Seher çağı gelip etraf aydınlanınca mescidin içinde adam bir de dönüp baktı ki, mescidin bir köşesinde bir Köpek yatıp uyumada… Meğer geceki tıkırtı bu itin ayak sesi ?miş…
Adamın bu dertle canı yandı, kanı kurudu, yağmur gibi gözyaşları kirpiklerinden damlamaya başladı… Göğsünü yumrukladı da dedi ki:
— A edepsiz herif!. Allah seni bu gece şu köpekle terbiye etti. Sen bütün gece köpek görsün diye ibâdet ettin, divan durdun. Ne olurdu, bir gececik de Allah için uyanık kalsaydın… Vah sana!…
Riyâ korkunç bir âfettir. Ondan, arslandan kaçar gibi kaçmak lâzımdır. Bütün emekleri yele veren hep o hastalıktır…
Evet:
İbreti hikmeti bil, aklının gözü varsa,
Helaktadır bir insan, eğer nefse uyarsa!…