SİZİ EVİNİZDEN ÇIKARAN SEBEP NE?
Şanlı sahabi Ebû Hüreyre Hazretlerinden:
Cenâb-ı Hakkın Nazlı Nebisi bir gün evinden çıkmıştı. Yolda iki büyük sahabisi ile karşılaştı.
Ebû Bekir ve Ömer de aynı saatte kendilerini dışarı atmışlardı. Allahın Resûlü onlara sordu:
— Ey benim sevdiklerim!. Bu saatte sizi evinizden çıkaran sebep nedir?
İki sultan sahabî dediler ki -.
— Açlık, ey Allahın Resûlü!…
Aynı hâl Varlığın Nûrunu da yumak yumak sarmıştı, O da nice zaman ağzına bir lokma bile koymam işti… Ilık gözlerini yükseklere dikip buyurdular ki:
— Nefsim yed-i kudretinde olan Allah”a yemin ederim ki, sizi çıkarmaya mecbûr eden açlık beni de çık&r-
dı… Kalkınız!…
Üçü birden yola koyuldular ve Ensar”dan bir zâtın evire geldiler. O zât da evinde yoktu… Ailesi Allahın He-sûlünü görünce kara gözlü ceylanlar gibi saâdetle ve neş”eyle doldu:
— Ey Allahın Resûlü, dedi, hoş geldiniz, safâlar getirdiniz, buyurunuz.
Kâinatın Efendisi sordular:
— Evin sâhibi nereye gitti?
Kadın cevap verdi:
— Bize tatlı su getirmeye, ey Allahın Resûlü!…
Tam o ân Ensâri de eve geliverdi… Peygamber-i Zişan
ise iki arkadaşım görünce denizler misâli coştu ve sesini yükseltti:
Allah a hamd olsun, bugün için hiçbir kimse böyle aziz misafirlerle benim kadar bahtiyar olmamıştır!..
Hemen kuşlar gibi uçup aziz misafirlerine koruğu, olgunu ve kurumuşu muhtevi bir hurma salkımı getirdi… O kadar zevk ve neş”e ile dolmuş bulunuyordu ki, sanki Cennetin Tubaları gibi safa ile titriyordu:
— Buyurunuz, afiyetle yiyiniz!…
Ve sonra bıçağa davrandı… Âlemin Fahri onun ne yapmak istediğini anlamıştı. Misâfirlerine bir koyun kesecekti : ‘
— Sakın hâ, buyurdu, sağılırlara dokunma!…
O Ensârî bir nefeste gitti, bir koyun kesti, güzelce pıirdi Koyunla hurma salkımından bir parça yediler ve tatlı suyu da içtiler. Karınlan doyup suya kanınca Nebiler Sultam, sultan sahabilerine hitaben buyurdular ki:
— Nefsim yed-i kudretinde olan Allah”a yemin ederim ki, kıyamet günü bu nimetlerden sorulacaksınız!…
,ve ilâve ettiler:
— Açlık sizi evinizden çıkardı, eve dönmeden bu nimetler size Ulaştı… (*)
Bu hâl karşısında iki büyük sahabi hıçkırıklarını tutamadılar. Bizler ki, nimetler denizinde yüzüp duruyoruz da bir damla gözyaşı akıttığımız olmuyor…
Vah bize!… Ey can, kendine gel!… Ölüm seli nice canları silip süpürdü…