NEBÎYYÎ ZiŞANIN BÎR BAŞKA CÖMERTLİĞİ
O nun ikramı, O”nun cömertliği, O’nun güzel ahlâkı anlatmakla bitmez ki… O tamâmiyle cömertlik deniziydi. Onun denizine dalıp da inci almadan giden olmamıştır…
Nasıl mı?
Şöyle:
Bir gün bir kadın dokuduğu bürdeyi koltuğunun altına sıkıştırıp Peygamberler İmamının yüksek huzuruna geldi:
— Ey Âlemin Efendisi, dedi, bunu kendi elimle size giydirmek için dokumuştum, kabul buyurunuz!…
Gerçekten güzel bir emek eseri olan kumaşı Nebiler Serrverinin önüne koydu… Allahın Sevgilisi o kumaşı aldı, çünkü ona ihtiyâcı vardı…
Saâdethanelerine gidip onu i”zâr olarak giydi, az sonra tekrar sahabUeıinin yanma döndü…
Sahabîlerden biri gözlerini o kumaşa dikti:
— Ey Allahın Resulü, dedi, ne güzel kumaş, onu bana verseniz ya!… ‘
O şeker huylu Peygamber yanağına tombul bir gülücük kondurup dediler ki:
— Olur, sana vereyim!…
Bir müddet oturduktan sonra evine döndü, o kumaşı
dürüp isteyen zâta gönderdi…
Sahabîler bu hâle üzüldüler ve o zâta dediler ki:
_Ey iş bilmez kişi, iyi yapmadın!. Nebiyyi Zîşan
buna ihtiyacı olduğundan giymişti… Hem sen onun kendisinden bir şey isteyenleri boş çevirmediğini de bildiğin halde o kumaşı istedin…
O sahabinin gönlünde ise bir başka sevdâ dalgalanıyordu. Kendisini muâhaze edenlere dönüp de dedi ki:
— Sizin bir şeyden haberiniz yok!… Ben onu giymek için değil, kendime kefen yapmak için istedim ve murâdı-ma erdim!… (*)
Gerçekten mezkûr kumaş o zâtın kefeni olmuştur… Ve Nebiler Sultanının ne kadar cömert olduğu bir kere daha gözler önünde pınldamıştır…