O ELBİSEYİ ONDAN AL
Bir gün, bir ham sofinin biri, bir yere giderken yol üstünde bir köpeğe ansızın sopasiyle vurdu…
Köpeğin ayağına şiddetle vurduğundan köpek bağırıp sızlanmaya başladı… O kadar ki, iniltisi sanki âlemi doldurmuştu…
Sonra coşa köpüre, yaralı ayağım sürüye sürüye Ebu Said”in tekkesine vardı, gönlünden kin coşarak yerlere döşendi…
Şeyh de hayretler içindeydi, dervişler de…
Köpek tıpkı bir insan gibi yüce şeyh e elini gösteriyor
o gafil sofiden kısas istiyordu…
Gönlü aydın şeyh, sofiye dedi ki:
_Ey vefasız adam!… Bu ağzı var, dili yok hayvana
bu cefayı kim eder ki?… Bak, vurdun ayağını kırdın. Yerlere döşendi, âciz bir halde kaldı…
Sofi: ‘
— Ey Pirlerin piri, dedi, kusur bende değil, köpekte. Elbiseme süründü. Artık o elbise ile nasıl namaz kılarım ki… Lâf olsun diye rastgele değil, bu yüzden benden sopa yedi…
Köpek ise yaralı ayağım kaldırıp kaldınp yere vuruyor, feryâd edip dolanıyordu…
O eşsiz şeyh, köpeğe acıdı:
— Sen, dedi, hatırını hoş tut. Ne dilersen hükmet, o sofinin cezasını ben vereyim… Yalnız bu cezayı kıyamete bırakma…
Şeyh de yüce bir pir idi, gönlü ve keşfi açıktı… Âdeta bir insan ile konuşur gibi köpekle konuşuyordu…
Köpek:
Ey eşi bulunmaz şeyh, dedi, ben onun elbisesini sofi elbisesi gördüm de, bana zaran dokunmaz diye ona sokuldum. Ne bilirdim ki, o elbisenin içinde bir canavar var…
Bu gafil sofi üzerine selâmet elbisesi giymiş… Ona ceza vereceksen şimdicek ver. Ondan erlerin elbisesini soy da herkes şerrinden kurtulsun. Çünkü bu zulmü hiç kimseden görmedim ben… Onu bu elbiseden ant ki, kıyamete kadar bu ceza yeter ona!…
Ey bir avuç topraktan yaraiılarTinsan!… Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün… Kendini kimseden üstün görme, asü kafası ezilecek senin kendi nefsindir. Onun ıslahına çalış.