NİÇİN AĞLAMADASIN?
Bu cihan toprağında nice zühre yüzlü güzeller boy vermiştir. Nice hak âşıkları kâbe mumu gibi eriyip gitmiştir.
Bir gün, Veliler Sultam Haşan Basri Hazretlerinin huzuruna bir adam geldi. Kanadı kırık kuşlar gibi çırpınarak dedi ki:
_ Ey din yolunda kendine uyulan adam!… Benim bir kızım”Var, gece gündüz ağlamaktan gözleri kör oldu…
Çâre nedir?
O pirlerin yüce piri merak etti:
— Sen, dedi, beni ona götür!…
Adam yüce Şeyhi alıp götürdü. Kız yine sevdâlara gark olmuş, gözlerinin yaşını sıcak topraklara akıtmıştı…
Haşan Basrî Hazretleri tatlı bir edâ ile ona sordu:
— A kızım!… Nedir bu ağlayış? Gözlerini zayi etmiş^ sin, sebebini söyle de derman olalım!…
Kızın ince dudakları bir yay gibi gerildi ve dedi:
— Ağlıya ağlıya gözlerimi iki sebepten kör ettim: Birincisi, eğer bu göz yarın Eabbmm cemâlini görebilecekse ona binlerce göz fedâ olsun, hiç kıymeti yok…
İkincisi, eğer bu gözler o mukaddes sevgiliyi, yâni Rabbını görmeye lâyık değilse, ben onu göz diye neden taşıyıp durayım? Böyle gözün kör olması daha evlâdır!…
Âlemin eşsiz piri, kızdan bu sözleri duyunca döğün-meye başladı j
— Âh, dedi, âh!… Biz buraya nasihatçı ve hekim olarak geldik, şifâ telkin edecektik… Meğer asü hekim burada imiş… Gönlüne cilâ isteyen buraya gelsin…
Evet, nereye ki buluttan rahmet düşerse orada yeşillikler peydâ olur. Hangi göz ki Hak için ağlarsa o göz dıdâr neş”elerine erer…
Bulut ağlamayınca, çemen nasıl gülecek? Görülmüş mü ki bitsin, taş üstünde bir çiçek!…