SEN ÖNCE KENDİNİ KIR
Alemde nice ibret alınacak kıssalar vardır. İşte bu kıssa da onlardan biri… Vaktiyle zâlimlikte Haccâc”a bile rahmet okutacak bir padişah vardı. Zulüm makinesi gibi mâsumlann can damarım koparıyordu. Memleketin tâ. öbür ucunda bir hâdise olsa hafiyeleri sayesinde hemen ondan haberdar olurdu… Bir gün hafiyelerinden biri padişahın huzuruna vardı:
— Ey sultanım, dedi, ihtiyarın biri sizin hakkınızda hiç de ağıza alınmıyacak sözler söyledi…
Zâlimler bir alevli ateştir ki, düştüğü yeri yakarlar. Padişahın yüzü karanlık geceler gibi korkunç bir hal aldı ve haykırdı:
— Söyle!… O ihtiyar benim için ne dedi?
— Zâlim, kanlı katil ve hâin gibi sözler söyledi!…
— Çabuk onu yakalayıp huzura getirin. Onun canım cehenneme havale edeyim!…
Zalim padişah ihtiyarın ölüm fermanını böylece imzalamıştı. Gönlü duru bir genç bu hâle vâkıf olunca derhal ihtiyara koştu:
— Ey iyi adam, dedi, başının çâresine bak… Çünkü sen başın ile oynuyorsun. Padişah ölümün için ferman çıkardı!…
İhtiyarın yüzü gün gibi aydınlandı… Kaçmak, korkmak yerine hemen abdest aldı, kefenini hazırlayıp giyindi ve bir arslan edasiyle padişahın huzuruna çıktı. Zâlim padişah kanlı gözlerini ihtiyara dikip avaz avaz bağırdı:
— Demek benim hakkımda birtakım sözler söyleyen sensin… İşittim ki, benim için (zâlim, şaşkın, kanlı biri) diyormuşsun… Benim Süleyman mülküne sâhip olduğumu, saltanat mührünü taşıdığımı bildiğin halde böyle di-yebildin ha?… Söyle» nasıl bir ölüm istersin?…
İhtiyar bir aralan gibi başını* dik tutarak dedi ki:
— Ey emir!… Ben uyumuş değilim, sana söylediğim sözlerden daha fazlasını da söylemişimdir. Genç ihtiyar, kadın erkek herkes senin uygunsuz işlerinden korku çekmekte, köy ve şehir senin azgınlığın sebebiyle incinmektedir… Senin kötü işlerini sayıp döken ben, iyi kötü her işinde sana ayna tutmaktayım. Ayna senin nakşını olduğu gibi gösteriyorsa kendini kır, çünkü aynayı kırmak hatadır!… Şimdi bana dilediğin cezayı verebilirsin, fakat ileride bir gün daha vardır ki, oranın tek h&kimi Yüce Allah’tır. Zalimlerden mazlumların hakkını elbette alacaktır!…
İhtiyarın bu sözleri padişahın yüreğine alevden damlalar h&linde indi, thtiyann başını gövdesinden ayırmak için bekleyen cellâtlara derhal şu emri verdi:
— Durun!… Bu cömert adamın sırtından kefeni çıkarın. Bu adam, canı ile cömertlik etti. Ölümü göze alarak doğruyu söyledi. Siz şimdi ona hil”atler giydirin, kokular sürün… Ben de günahıma tevbe edeyim!…
Gerçekten padişah artık zulümden vazgeçmiş, adâ-letle saltanat sürmeye başlamıştı…
Evet:
Söz vardır kopara başı.
Söz vardır bal eder ağulu aşı…