PADİŞAHA SÖYLE Kİ
Vaktiyle can sazının teline aşk mızrabı vuran bir derviş vardı. Derviş ama, tam gönlü aydın bir dervişti… Zamanın padişahı bir gün tesadüfen onun bulunduğu yerden geçti… Derviş can toprağına kanaat fidanı diktiği için dünyadan tamamiyle el etek çekmişti. Başını kaldırıp da gelenin kim olduğuna bakmıyordu bile… Padişah fena halde öfkelendi ve haykırdı:
— Bu hırka giyen insanlar da hayvan gibi… Kabiliyet ve insanlık onlardan alınmış…
Vezir, derhal dervişin yanma varıp eteğini çekti ve dedi:
— Ey akıldan el yumuş adam, bana bak… Cihanın padişahı senin önünden geçti. Niçin hürmet etmedin, edep şartını yerine getirmedin? Sen nasıl şeysin böyle?
Derviş alevler dolu gözlerini vezirin gözlerine dikip î — Ey vezir, dedi, padişahına söyle ki, hizmeti, hürmeti, el etek öptürmeyi kendisinden para pul uman kimselerden beklesin. Bir de şunu de ki; padişahlar ahalinin muhafazası için o mevkiye gelirler, yoksa insanlar padişaha tapmak için yaratılmış değildir!…
Bu sözler vezirin ciğerine bir hançer gibi işledi ve tek kelime söyleyemeden dervişin eteklerini bırakıp padişahın ardınca koştu…