Bir gün adamın biri İbn-i Abbas’a gelerek, “Falanca kişi geceleri namaz kılar, gündüzleri de oruç tutar, fakat cumalara ve cemaate gitmezdi. Şimdi de bu durumda ölmüş bulunuyor, ne dersiniz? (Cennetlik mi, Cehennemlik mi?) diye sordu. İbn-i Abbas da, “Cehennemliktir” diye cevap verdi.
Peygamberimiz (s.a.v) diyor ki:
“(Dince verilmemesi gereken) Yahudilere ve Hıristiyanlara bile selam verebilirsiniz, fakat ümmetin Yahudilerine asla selâm vermeyin.” Yanında bulunanlar; “Onlar kimlerdir. Ey Allah’ın elçisi?” diye sordular. Peygamberimiz (s.a.v.) de; “Ümmetimin Yahudileri (ırk olarak değil de) ezan okunurken duyup da camiye cemaatle birlikte namaz kılmaya gitmeyenlerdir” diye buyurdu.
Peygamberimiz (s.a.v) diyor ki: Ebû Hureyre (r.a) anlatıyor (Allah ondan râzı olsun):
Bir gün Peygamber’e bir âmâ geldi. (Bu şahsın Ümmü Mektu oğlu Abdullah olduğu söylenir.) Ardından; “Ey Allah’ın Resûlü Gözlerim görmüyor, beni camiye götürecek biri de yok. Namazımı evde tek başıma kılsam olmaz mı?” diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) önce; “Olur, evinde kılabilirsin” diye cevap verdi. Fakat adam yanından ayrılıp da biraz uzaklaşınca tekrar geri çağırdı ve; “Ezan okunurken duyuyor musun?” diye sordu. Evet duyuyorum.” Cevabını alınca da; “Öyle ise sen cemaate gel, namazını camide kıl” dedi.