Yüce Allah (c. c.) cümlemizi her fırsatta yoksullara, yetimlere ve kimsesiz çaresizlere yardım elini uzatarak bu kimseleri sevindiren iyiliksever mü’minlerden eylesin, âmin…
FITIR SADAKASI (FİTRE)
Fıtır sadakası hakkında en geniş bilgiyi Fıkıh kitaplarımızdan öğrenmek mümkündür. Biz burada sadece şu önemli noktayı belirtmek istiyoruz. Üzerine zekât farz olan varlıklı mü’minin fıtır sadakası vermesi vaciptir. Yine varlıklı bir kimsenin kendi hanım ve fakirse (Anasından mal ve servet intikal ederek zengin olmuş değilse) küçük çocuğu namına kurban kesmesi vaciptir.
Dikkatle okunduğunda yukarıdaki satırlardan da anlaşılacağı üzere varlıklı bir mü’min kansı ve büyük çocuğu namına kurban kesmesi üzerine vacip değildir.
Zekât ve bir de şu hususu önemle belirtelim ki, fıtır sadakasını bayram namazından önce vermek gerekir. En makbulü budur. Sona kalırsa vermek yine vaciptir.
Hz. Osman (r.a.) bir Ramazan bayramı namazından önce zekâtını vermeyi unutmuş ve ardından da bu günahını kefaret olarak bir köle azad etmişti sonra da sevgili Peygamberimize vararak, “Ey Allah’ın elçisi!.. Ben bu yılki zekâtımı bayram namazından önce vermeyi unutmuşum. Onun için bir köle azad ettim. Ne dersiniz?” demiştir.
Bu meseleyi duyan Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Osman’a şu cevabı verir: “Ey Osman!.. Değil bir tane, yüz tane köle azad etsen bile yine de bayram namazından önce zekât vermenin sevabını kazanamazsın.”
İslâm büyüklerinden biri diyor ki:
Rük’û da, secde de, namaz da mutlaka yerine getirilmesi gereken birer farzdır. Yalnız rükû tektir, secde ise ikidir. Neden? Çünkü rükû, namaz kılan mü’minin kulluğunu Allah’a arzetmesidir. İki secde de şahitleridir. Secde-siz rükû kabul olmaz.
Secdesiz rükû nasıl kabul olmazsa tıpkı onun gibi, fıtır sadakası verilmeyen oruç da kabul olmaz. Çünkü fıtır sadakası da orucun şahididir.