Bir gece hatırımdadır- bir kervanla fecre kadar yürümüş, sabaha karşı durup bir ormanın kıyısında uyumuştuk. O seyahatte arkadaşımız olan cezbeli bir adam ansızın bir ün kopardı ve çölün yolunu tuttu. Artık bir lahza durup dinlenmedi.
Sabah olunca:
“Gördüm ki” dedi, “bülbüller ağaçtan, keklikler dağdan, kurbağalar sudan, nice hayvanlar ormandan feryada gelmişler. Düşündüm ki, hepsi tesbîhata dalmışken benim uyumam mürüvvet olmaz.”
“Dün gece, sabaha karşı inleyen bir kuş aklımı, fikrimi, sabrımı, kararımı alıp götürdü. Nasılsa benim sesim de gönül dostlarından birinin kulağına değmiş.
“Bir kuş feryadının seni bu kadar kendinden geçireceğine inanmazdım” dedi.
Ben de ona:
“Kuşun teşbih edip benim susmam insanlığa sığar mı?” diye karşılık verdim.” (Şeyh Sâdî – Gülistan)