HIZIR ALEYHÎSSELÂM”IN CÖMERTLİĞİ
Elinde âb-ı hayât çeşmeleri çağlayan Hızır (Aleyhis-selâm) “in başına gelen bir hâdise var ki, gerçekten ibretli…
Bir gün Kâinatın Efendisi sahâbilerine dediler ki:
— Size Hızır Aleyhisselâm”dan haber vereyim mi?
Sahâbîler s
— Evet, dediler, haber ver, ey Allah”ın Resûlü!…
Allah”ın sevgilisi, topyekûn zaman ve mekânın ve bütün mahlükatm peygamberi buyurdular ki:
— Hızır Aleyhisselâm bir gün Isrâil Oğullarının bulunduğu memleketin sokaklarında geziniyordu. Kutlu Hızır”ı bir köle gördü ve mübârek yüzüne nazar etti, siması hoşuna gitti:
— Ey pâk kişi, dedi, Allah seni mübârek etsin, ben âzâd olacağım» bunun için bana yardımda bulun…
Hızır Aleyhisselâm, ışıklar dolu gözlerini köleye dikip İ baktı: — Benim, dedi, Allah’a imanım var. Elbet O”nun dilediği her şey olur. Fakat sana verecek bir nesnem yok!…
Köle, kahırdan incelmiş boynunu uzattı da dedi ki:
— Ey iyi adam! Ben senin yüzünde cömertlik ve se-hâvet belirtileri okudum. Senin yüzün hiçbir yüze benzemiyor. Onun için sana hâcetimi bildirdim. Ne olur, Allah için beni eli boş döndürme. Zira beri hürriyetime kavuşacağım!… (Lütfet de boynumdan bu kahır zincirini çıkarayım!…)
Hızır Aleyhisselâm:
— Ey çocuk, dedi, sana diyorum, benim Allah”a îmanım var, yanlış söylemiyorum. Allah nzâsı için istedikten sonra seni mahrum etmek istemem. Ancak sana verecek bir şeyim yok, istersen beni köle diye sat da muradın hâsü olsun…
(Kölenin yüzünde ışıklar yanıp söndü, titreyen dudaklarla dedi ki) :
— Bu nasü olur, ciddi mi söylüyorsun?
Hızır Aleyhisselâm:
— Evet, buyurdu, ciddi söylüyorum. Çünkü sen yalnız Allah rızâsı için ve hayati bir şeyde benden istiyorsun. Ben de seni Rabbımın adına boş çevirecek değilim… Al beni, dilediğin gibi sat!…
Köle duydukları karşısında dehşetle ürpermişti. Akıl ve hayâline bile gelmeyen bir şeyle karşılaşıyordu. Sevincinden deniz deniz köpürerek Hızır Aleyhisselâm”ın elinden tuttu ve onu pazara götürdü…
Kutlu çeşmelerin mâliki Hızır şimdi pazarda bir köle gibi alıcı bekliyordu. Az sonra biri geldi ve onu köleden dört yüz dirheme satın aldı;
— Haydi, dedi, gidiyoruz!..,
Hızır Aleyhisselâm bir süre kölesi olduğu adamın yanında serbest kaldı. Adam ona bir iş gördürmüyordu… Belki de yaşlı biri olduğu için merhamet etmedeydi…
Bir gün Hızır Aleyhisselâm adamın karşısına çıkıp
dedi ki — Sen beni iş görmem için satın aldın. Şu kadar da ücret ödedin. Emret de işinde çalışayım!…
Adam gerçekten merhametli ve insaflı biri idi:
— Ey pîr, dedi, sen yaşlı ve bünyesi zayıf bir insansın. Senin gibi zaif ve yaşlı birini çalıştırmaktan vicdanım sızlar…
Hızır Aleyhisselâm”ın mübârek dudaklarında çiçek çiçek bir tebessüm belirdi:
— Hayır, dedi, bana hiçbir iş ağır gelmez. Ben çalışabilirim!…
— Gerçek misin?
— Evet!…
— O halde kalk, şu taşlan buradan bir başka yere taşı!…
Ve adam başını alıp gitti. Hızır Aleyhisselâm da işe koyuldu. Hem nasıl çalışmak? Altı kişinin ancak bir günde taşıyabileceği bu taşlan bir anda taşıdı… Taşlar sanki kanatlanmış gibi kalkıp kalkıp gidiyorlardı…
Az sonra adam geri döndü…
O da ne? Gördüklerine inanamıyordu:
— Vay, dedi, ne güzel!… Benim, yapamaz dediğim işleri ânında yaptın. Sana çok teşekkür ederim… Sen, ne faydalı bir kölesin!…
Adamın içinde sevinç ırmakları çağlıyordu. O günlerde de bir yolculuğa çıkması icab etti. Hızır”ı karşısına alıp dedi ki:
•— Ey pâk kişi!. Ben seni güvenilir bir kimse görüyorum. Bunun için de işimin başına seni bırakıyorum. Dilediğin gibi iş yaparsın!…
— Olur, yapanm!… Ancak yapacağım işleri bana söyle!..,
—| öyle ki, sana iş vermekten haya ediyorum!.
— Hayır, iş benim ağınma gitmez-, ben hem senin evine nezâret eder, hem de çalışırım. Sen gönlünü hoş— O halde inşaatım için kerpiç yap!…
— Pekâlâ!…
Adam, Hızır”a vedâ edip yolculuğa çıktı… Çıktı ama, geride de akıllan oynatan işler oluyordu… Hızır Aleyhis-selâm”m kutlu nefesi, kerpiçlerin dökülmesine ve inşaatın bitmesine yetmişti…
Bir gün adam çıkageldi. Gözlerinin önünde tastamam bir köşk duruyordu… Sevinç ve saâdetinden uçarak Hızıma sokulup dedi ki:
— Ey mübârek adam!… Allah aşkına sen kimsin?
Hızır Aleyhisselâm artık kendini gizleyemiyecekti.
Çünkü bu adam da Allah aşkına soruyordu… Yanaklarına tombul bir gülücük kondurup:
— Dinle, dedi, bir defa benden bir isteyici Allah aşkına istedi, ben de Allah aşkı için köle oldum. Şimdi sen de Allah aşkına benden soruyorsun. Madem ki ısrar ettin, ben de kim olduğumu sana haber vereyim…
Ben, senin adını duyup durduğun Hızır”ım!… Azâd olacak bir köle benden Allah için sadaka istedi. Ben de canımı fedâ kıldım. O, beni köle olarak sattı. İşte benim hikâyem budur. Ancak sana şunu söyliyeyim ki, Allah rızâsı için kendisinden bir şey istendiği halde vermeyen kimse, kıyâmet günü mahşer meclisine derişiz ve etsiz olarak kemikleri takırdaya takırdaya gelir…
Hızır”ı köle diye alan adam birden değirmen taşlan gibi dönmeye ve başına topraklar saçmaya başladı:
— Vah bana, vah bana! demedeydi…
Hızır Aleyhisselâm sordu:
— Ne oluyor sana?
Adam:
— Ey Allah’ın pâk elçisi, dedi, seni üzdüm ve seni bilemedim. İnandım ki, sen gerçekten Hızır”sın… Beni bağışla!…
Hızır Aleyhisselâm dedi ki:
— Beis yok!. Şen insanlığın icablannı yerine getirdin ve iyilikte bulundun, artık gönlünü hoş tut!…
Adam, kanadı kınk kuşlar gibi çırpınarak atıldı ve:
— Anam babam sana fedâ olsun, ey Allah”ın peygamberi, dedi, bütün servetim emrindedir. Dilediğin gibi harca, dilediğin kadanm al yanında götür. Sen bana değil, ben sana köleyim!…
Hızır Aleyhisselâm buyurdu ki:
— Ey iyi adam! Benim senden istediğim servet değil, Rabbime gereği gibi kulluk edebilmem için beni azâd etmendir!…
Adam, Hızır nebinin mübârek ellerini avuçlarına alıp öptü öptü de dedi ki:
— Allah beni sana fedâ, kılsın!… Artık hürsün!…
Hızır Aleyhisselâm, gönlünün Kâbesinden yükselen
bir sesle dedi ki:
— Beni sağlam bir köle yaptıktan sonra tekrar hürriyetime kavuşturan Allah”a hamd olsun…