Ebu Tâlib’in oğlu Ukayl anlatıyor (Allah ondan razı olsun)Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) ile birlikte yolculuğa çıktım. Yolculuğumuz sırasında sevgili Peygamberimizin üç mucizesine şahit oldum. Bu üç mucize gönlümdeki İslâm aşkını sökülmez bir şekilde kökleştirdi. Bu üç mucize şunlardır:
a) Hz. Peygamber (s.a.v.) defi hacet etmek (büyük abdestirıi bozmak) istedi. Fakat her taraf açıklık, sadece uzakta ağaçlar vardı. Bana, “Git ağaçlara seslen, kendilerine buraya gelerek bana siper olmalarını emrettiğimi bildir, çünkü abdest bozmak istiyorum” dedi. Ben de ya-nından ayrılarak ağaçlara yaklaşıp durumu ilettim. Daha sözlerimi bitirir bitirmez ağaçlar köklerinden sökülerek harekete geçtiler ve ben daha varmadan Peygamber’in yanına vardılar ve O’nu çepeçevre kuşattılar. Peygamber (s.a.v.) hacetini yapınca da tekrar yerlerine döndüler.
b) Susuzluktan dilim kurumuştu. Şu dağa (kayalığa) çık ve benim selâmımı bildir. Eğer varsa sana su versin” dedi. Dağa çıktım, Peygamberin emrini ilettim. Daha sözümü bitirir bitirmez dağ dile gelerek açıkça konuşmaya
başladı ve dedi ki: “Git, Allah’ın Resulüne bildir; (Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu Cehennem ateşinde yanmaktan koruyunuz, çünkü Cehennemin yakıt maddesi insanlarla tapındıkları taşlardır) diyen Allah kelâmı indiğinden beri iki gözüm iki çeşme ağlayıp durmaktayım. Bütün korkum adı geçen taşlardan olabilme endişesinden ileri geliyor. Özür dilerim suyum yok.
c) Yine yolumuza devam ederken bir de baktık ki dört nala bir deve üzerimize doğru geliyor. Deve Hz. Peygamber’in yanına geldiğinde durdu ve “Ey Allah’ın Resûlü, bıktım artık sahibimden!., diye derdini anlatmaya koyuldu. Çok geçmeden ardından elinde kılıcı çekik vaziyette duran bir arap köylüsü geldi. Devenin sahibi olduğu belliydi.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) adama: “Ne istiyorsun bu zavallı deveden?” diye sordu. Adam; “Ey Allah’ın elçisi!.. Ben bu deveye çok para verdim. Bu parayı ödeyebilmesi için çok çalışması gerek. Halbuki o, ise çalışım- L yor, bana karşı geliyor. O yüzden keserek etini satacağım. Başka çarem yok” diye cevap verdi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) deveye; “Neden sahibine karşı koyuyorsun” diye sordu. Deve; “Ey Allah’ın elçisi, ben ona iş yüzünden değil, kötü hareket ettiğinden karşı geliyorum. Durum şu: Gördüğünüz bu sahibim daha akşamcıktan uykuya dalan yalancı kabileye mensuptur. Onlar gibi kendisi de yatsı namazını kılmadan yatar. Yatsı namazını kılsa, ona asla karşı gelmeyeceğim. Korkuyorum. Allah başlarına bir belâ verecek de, onlarla birlikte bende mahvolacağım” diye cevap verdi. Hz. Peygamber (s.a.v.) de Arap köylüsünden bir daha yatsı namazını kılmadan yatmayacağına dair kesin söz olarak deveyi kendisine teslim etti. Adam da devesi ile birlikte çoluk çocuğunun yanma döndü.