KİM BU ZAT?
îmam-ı Kastalâni, Taberani, Hazret-i Ömer (Radıyal-lahü Anh) “den rivayet ederler:
— Bir gün, cihanm imdadına yetişen Cenâb-ı Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem), sahabileriyle bir yerde bulunuyorlardı. Bir bedevi, elinde avladığı Zab (Kelerin büyüğü ve eti yenen bir hayvan) ile oradan geçiyordu …
Nebiler Nebisini ve başında toplanan insanları görüp meraklandı. Resûl-i Ekrem”i işaret ederek sordu:
— Bu zat kimdir?
Dedüer ki:
— Allah”ın Resûlüdür!..
Bedevi derhal, ay yüzlü, şeker huylu Cenâb-ı Mustafa”nın huzuruna geldi, elindeki av hayvanım göstererek dedi ki:
— Lât ve Uzza”ya yemin ederim ki, şu Zab senin risaletine şehâdet etmedikçe ben de sana iman etmem!..
Ve avım Sonsuzluk Nebisinin önüne bıraktı.. Rahmet
Peygamber, o tatlılık, o safa, o eşsiz güzellik üe hayvana hitap etti: ‘
— Yâ Zab!..
Bedevinin kara kara gözleri hayretle açılmış olacaklara bakıyordu.. Hayvan tıpkı bir inspn gibi:
— Buyur, Ey Allahın Resûlü, diye cevap verdi…
Allah’ın Resûlü sordular:
— Sen kime ibâdet ediyorsun?
Zab, bedevinin ve herkesin hayretti bakışları altında şöyle dedi:
— Semâda Arşı, arzda saltanata, denizde hükmü, cennette rahmeti, cehennem”de azâbı olan Allah”a ibâdet ederimi..
— Peki, ben kimim?
— Sen, Âlemlerin Rabbinin Resulüsün. Peygamberlerin sonuncususun, seni tasdik eden felâh bulur, sana inanmayan zarar edip hüsranda kalır!..
Küçük bir hayvanın bu incileri söylemesi Bedevi”yi can evinden yaralamıştı.. Bedevi”nin yüreğinde İman kuşu çırpınmaya başladı ve en taşkın bir cezbe hâliyle haykırdı:
— Şehâdet ederim ki Allah bir, sen de O”nun Resûlüsün!…