İran’ın eski hükümdarlarından Nûşirevan, bir gün vezirlerinden biriyle giderken yol kenarında gördüğü bir bahçeye girer, bekçilik yapan çocuktan su ister. Çocuk bahçede suyun bulunmadığını söyleyince:
– Öyle ise bir nar ver de, susuzluğumu gidereyim, der.
Çocuk koşarak gider, olgunlaşmış bir nar koparıp hükümdara uzatır. Nan çok tatlı bulan hükümdar, bir tane daha ister ve nar gelinceye kadar bu bahçeye el koymayı tasarlar. O sırada çocuk ikinci nan getirir. Alıp da tadına bakınca bu defaki nan hükümdar çok ekşi ve acı bulur. Çocuğa sorar:
– Evlâdım, bu nar da evvelki ağaçtan değil mi?
– Evet, ondandır efendim.
– O halde evvelki nar tatlı olduğu halde bu neden acı?
– Efendimiz, aynı ağacın narının biri tatlı, diğeri acı olmaz. Şayet olmuşsa bir hikmeti vardır. Sakın hükümdarımız niyetini değiştirip de iyi niyetli iken iyi tad, kötü niyetli iken de kötü tad tatmış olmasın?
Çocuğun bu ikazına hayran kalan hükümdar:
– Sen haklısın küçük bekçi, der. Ben baştan iyi niyetli idim, nar da iyi tadla geldi. Sonra niyetimi değiştirdim, böyle güzel nar yetiştiren bahçeye el koyma fikrine saptım, narın tadı değişti. Bana ekşi ve acı geldi. Şimdi niyetimi düzeltiyorum. Bahçeniz sizin malmızdır, kimse el koyamaz. Bir nar daha ver.
Küçük bekçinin üçüncü defa getirdiği nar da, ilki gibi tatlı ve lezzetli olur. Hükümdar kendi kendini suçlayarak uzaklaşıp giderken “Niyeti güzel olan güzel neticeye lâyık olur” diye düşünür.