Cüneyd-i Bağdadî Hazretleri bir gece rüyasında şeytanı çıplak olarak insanların arasında dolaşırken görür. Onun bu görünümüne öfkelenerek şöyle der: “Ey mel’un, utanmıyor musun insanların arasında çıplak olarak dolaşmaya?”
İblis:
“Sen bunları insan mı sanıyorsun ki aralarında çıplak dolaşmamı ayıplıyorsun? Senin kast ettiğin insan aslında Şiraz Mescidi’nde üç kişiden ibârettir. Başka adam kalmamıştır bu memlekette!”
Cüneyd-i Bağdâdî, bu cevaptan ürpererek uyanır, hemen abdestini alır, doğruca gece yarısı Şiraz Mescidi’ne gider.
Bir de ne görsün. Gerçekten de Şiraz Mescidi’nde üç kişi ibâdet halindeler. Tam o sırada selâm veren biri tebessümle bakar Cüneyd’e. Der ki:“Sen her duyduğuna inanma. İnsan, Şiraz Mescidindeki üç kişiden ibaret değildir. Daha nice Allah dostlan vardır ki onların hürmetine ayakta kalmaktayız. Şeytan “artık adam kalmadı üç kişiden başka” diyerek size ümitsizlik telkin etmek istemektedir. Şeytanın bu gibi tuzaklarına düşmemek için Allah’a sığınmakta, Rabb’e ilticada bulunmaktayız. Yoksa şeytan hak söz sûretinde nice bâtıl sözlerle insanı aldatır, ümitsizlik ve vesveseye atar.”
Demek kimse kendi nefsinden emin olmamalı, şeytanın tuzağına düşmeyeceğine kani bulunmamalı, her an ve her sâniyede Rabbine sığınmalı, duâ ve niyaz ile ilticada bulunmalıdır.