“ALLAH’TAN KORK, MÜHRÜMÜ BOZMA!”
İffetini yitirmiş, iffetsiz kalmış kimseler iffetin korunması lehinde olamazlar. Kaybettiklerinin başkalarında bulunmasından rahatsızlık duyabilir, herkesin de kendileri gibi olması halinde rahat edeceklerini sanarak iffetsizliği savunur, hatta iffetin mânâsızlığından, yersizliğinden, daha da ileriye giderek ilkelliğinden bile söz edebilirler.
İçki içen alkolik, alkolün yasaklanması taraftarı olmaz. Çünkü alıştığı iç* ki, onun nazarında terkedilemez bir şeydir. Yasaklanırsa, yaşayamaz olur. Bu yüzden alkol bağımlıları içkinin yasaklanması taraftarı olmazlar. Tıpkı iffetin aleyhindekiler gibi. İffetini yitirmiş, iffetsiz kalmış kimseler de iffetin korunması lehinde olamazlar. Kaybettiklerinin başkalarında bulunmasından rahatsızlık duyarlar, herkesin de kendileri gibi olması halinde rahat edeceklerini sanarak iffetsizliği savunur, hatta iffetin manasızlığından, yersizliğinden, daha da ileriye giderek ilkelliğinden bile söz ederler. Tıpkı hırsızlık yapanın başkalarının da hırsızlık yapması hâlinde rahat edeceği gibi…
Sîzlere bir iffet örneği arzetmek istiyorum. Bugün bazılarının ilkelliğinden söz ettikleri kızlık işaretine, hadiste mühür tabiri kullanılmakta, “İffetimi zedelemeyin!” mânâsında “Mührümü bozmayın!” tâbiri geçmektedir. Birlikte okuyalım:
Geçmiş ümmetlerde gurbete çalışmaya giden üç arkadaş, bir ara yoğun bir yağmura mâruz kalınca yol kenarındaki bir mağaraya sığınırlar. Ne var ki, karşı dağdan, düşen yıldırım sebebiyle kopup yuvarlanan bir taş gelir, içinde bulundukları mağaranın kapısına sıkışıp kalır.
İçeride bulunan üç arkadaş korkup düşünmeye başlarlar. Nasıl çıkacaklar kapanmış olan mağaradan?
Biri der kİ: Bu belâdan kurtulmamızın bir çâresi olabilir. 0 da, Rab-bimizin rızâsı için yapmış olduğumuz iyilikler. Gelin bunları şefaatçi yapıp buradan kurtulmayı Rabbimizden dileyelim.
Bu sebeple biri der ki:
– Ey Rabbim! Ben yanında işçi çalıştıran biriydim. Bir gün, çalışan işçim akşam yevmiyesini almaya gelmedi. Ben de onun parasını onun adına ayırıp çalıştırdım. Seneler sonra gelince parasını kazancıyla birlikte verdim. Şaşırdı, almak istemedi. Sonra ciddi olduğumu anlayınca yevmiyesini kazancıyla alıp sevinerek gitti. Bunu sadece senin rızân için yaptım. Eğer senin yanında makbul oldu ise, bunun hürmetine şu kayayı, çıkacağımız yerden uzaklaştır!
Bu dua üzerine kaya yerinden kımıldar, ama çıkılacak kadar yer açılmaz.
İkincisi de şöyle der
1 Ey Rabbim! Ben annesine çok hizmet eden biriyim. Bir gece annem su istemiş, ben de koşup dışarıdan su getirmiştim, baktım annem uyumaktadır. Karşısında uyanıncaya kadar bekledim. Gece yarısı uyandığında beni karşısında bekler halde görünce çok memnun olup duâ etmişti. Bunun hürmetine bu belâdan bizi kurtar.
Kaya biraz daha kımıldar, ama yine kurtulmaya yeterli değildir.
Üçüncü olarak da son arkadaşları şöyle duâ eder:
– Ey Rabbim! Memleketimizde kıtlık olmuş, bir çok âile açlık belâsına mâruz kalmıştı. Benim durumum ise iyi idi. Bir gün komşum kızı yanıma gelip açlıktan ölüm tehlikesi geçirmekte olan âilesi için benden yiyecek birşeyler istemiş, ben de ona kendisini bana teslim etmesi halinde istediğini verebileceğimi söylemiştim. Başka çâresinin kalmadığını anlayan kızcağız, nihayet isteğime razı olmuş, birlikte tenha yere gittiğimizde birden şu ikazda bulunmuştu:
– Ey elinde imkân olan adam! Allah’dan kork, benim iffet mührümü nikâhsız bozmaktan hicap duy! Bu mühür, ancak nikâhla bozulur, başka değil!
Bu beklenmedik ikazdan korkup titremeye başladım. Kendimi mâ-sum bir kızın namus mührünü bozan iffetsiz durumuna düşürmekten utandım ve dedim ki:
– Haydi gel, istediğin kadar yiyecek al, mührünü muhafaza ederek iffetinle yaşa.
Böylece ona istediğini verdim ve mührünü bozmadım. Bunu senin
rızân için yaptım. Eğer kabul edileli ise, şu kayayı kapımızdan uzaklaştır da çıkıp kurtulalım.
Bir de baktılar ki, sıkışmış kaya paldır küldür yuvarlanıp gitti, kurtulup dışarı çıktılar.
Evet, işte iffetsizlerin yersizliğini söylemek istedikleri kızlık işaretinin hadisteki adı mühürdür.