Abdülkadir Geylâni Hazretleri henüz çocuktu. Babası ölmüştü. Fakat küçük Abdülkadir’in eğitimi için kırk altın bırakmışü. Küçük Abdülkadir ilim öğrenmek için Bağdat’a gitmek istiyor ve durmadan annesine yalvarıyordu.
Nihayet annesi dayanamayarak razı oldu. Babasından kalan kırk altım, kazağının kollarına sıkı sıkı dikti. Yol hem uzak, hem de tehlikelerle doluydu. Haydutlar sık sık yolu kesiyor, kervanlan soyuyor, insanları öldürüyorlardı.
Annesi küçük Abdülkadir’i yola çıkmadan birkaç dakika önce karşısına aldı:
– Sevgili evlâdım, dedi. Anandan sana son nasihat:Ne olursa olsun yalan söyleme Herşeyi dosdoğru konuş. Çünkü Allah doğru konuşanları sever ve onlara yardım eder.
Abdülkadir, nasihatim hiç unutmayacağına dair annesine söz verip vedalaştı. O zaman ulaşım develerle yapılıyordu. Develerden meydana gelen bir kafileye de kervan deniyordu. Küçük Abdülkadir bu kervanlardan biriyle Bağdat’a doğru yola çıkmıştı.
Birkaç gün sonra korktukları başlarına geldi. Haydutlar yolu kestiler ve herkesin kesesinde ne varsa aldılar. En sonunda haydutlann şefi, Abdülkadir’i yanına çağırdı.
– Söyle bakalım küçük, paran var mı?
– Kırk altınım var. Kazağımın altında dikili.
Haydutlar pek inanamadılar, ama kazağın kollarım sökünce gözleri faltaşı gibi açıldı. Şef hayretler içinde:
– Niye söyledin?., diye sordu. Kazağın kollarında altın aramak aklımıza gelmezdi..
– Annemin öğüdü böyle. Kendisine yalan konuşmayacağıma dair sözüm var. Aynca Allah, yalan söyleyenleri sevmez.
Haydutlann şefi kıpkırmızı oldu, sonra sarardı. Derken, titremeye başladı. Birden başındaki küllahı yere çaldı.
– Şu halimize bakın!., diye bağırdı. Parmak kadar çocuk bize ders veriyor. Zarar göreceğini bile bile doğru konuşuyor. Biz kazık kadar adamlar günde bin çeşit yalan konuştuktan başka, akla hayale gelmedik fenalıklar yapmaktan da sıkılmıyoruz.
– Herkese parasını geri verin. Ben bu işten vazgeçiyorum ve dinimin hizmetine giriyorum. Ömrüm oldukça dinime hizmet edip günahlarımı Allah’a affettirmeye çalışacağım. Bir daha tevbeler tevbesi olsun ki, kötülük yapmayacak, kimseyi incitmeyeceğim.
Yalan söylemeyen bir çocuk yüzünden kervan kurtulmuş, zalim bir haydut doğru yolu bulmuştu. Herkes çok memnundu.
Bu çocuğun Abdülkadir Geylani Hz.leri olduğunu tahmin etmişsinizdir…