İki kardeştiler. Ateşe tapan mecusilerin çok olduğu bir şehirde yaşıyorlardı. Kendileri de ateşe tapıyorlardı. Bir gün taptıkları ateşi denemek istediler. Ellerini ateşe soktular. Ateş hiç mi hiç tanımadı, ikisinin de ellerini fena halde yaktı.
Çok kızdılar:
– Bunca zamandır tapındığımız ateş bizi yine yakıyor, öyle ise neden buna ibadet edip duracağız? diyerek Bağdat’taki meşhur İslâm âlimi Malik bin Dinar’ın vaazını dinlemeye gittiler. Malik bin Dinar vaazında şöyle diyordu:
– Ateşi de, ateşe tapanı da Allah yaratır. İnsanlar yaratığa değil, yaratana ibadet etmeli, O’na kullukta bulunmalıdırlar.
Hemen karar veren küçük kardeş, Malik bin Dinar’a gidip durumunu anlattı. Müslüman olacağını söyleyerek, Kelime-i Şehadet getirdi:
– Eşhedü en lâilâhe illallah ve eşhedü enne Mu-hammeden abdühu ve Resûlüh.
Büyük kardeş ise korkuyordu.
– Müslüman olduğumu patronum duyarsa beni işten kovar, aç kalınm, diye endişeleniyordu.
Küçüğü ise:
– Şimdi iman ettiğimiz Allah, ateş gibi değildir. O, kendine iman edeni de iman etmeyeni de aç bırakmaz, beni işimden kovsalar da yine Allah’a inanmakta devam edeceğim., diyordu.
Malik bin Dinar da kendisini tebrik etti. Korkmamasını söyledi. Ne var ki küçük kardeşin iman ettiğini patronu öğrendi. Onu hemen işten çıkardı. Bununla da yetinmedi. Şehirdeki bütün iş sahiplerine haber göndererek, delikanlıya iş vermemelerini söyledi.
Hergün çarşıya gidip iş arayan küçük kardeş, eve eli boş dönüyordu. Kimse ona iş vermiyordu.
Aradan günler geçti. Fakat yine iş bulamadı. Evde de yiyecek birşey kalmamıştı. Allah’tan kurtuluş çaresi istedi.
O gün yine eli boş döndü. Fakat annesi çok memnun görünüyordu. Oğlunu kapıda karşıladı:
– Oğlum, dedi, birisi sana çok para gönderdi. Bir de mektup yolladı.
Mektubu heyecanla açan mü’min kardeş okumaya başladı.
– Sen İslâm’a girdiğin günden itibaren peşine taktığım adamımla durumunu takip ettirdim. Ateşe tapanların seni işinden kovacaklarını, aç bırakıp, dininden döndürmeye çalışacaklarını biliyordum. Nitekim tahminim doğru çıktı. Seni işinden çıkardılar, parasız kaldın. Biz müslümanlar din kardeşlerimizin perişan olmasma asla razı olamayız. İşte sana ihtiyacından fazla para. Bunları harca, iş bulamadığın günlerde ise mûtlaka bize uğra, perişan olma. Sana iş de buluruz, para da.