Tavâf-ı Kudûm: Mekke-i mükerremeye varınca, yapılan ilk tavâf. Buna tahiyye, likâ (kavuşma) tavâfı da denir.
Tavâf-ı Kudûm, Âfâkîler için yâni dışardan gelenler için sünnettir. (M. Zihni Efendi)
Kudüm tavafı ise, beş çeşit tavaftan biri olup, Mekke-i Mükerremenin dışından hac etmek için gelen müslümanların, bu mübarek şehre vardıklarında yaptıkları tavaftır. Bu tavaf, afâkî, yani “mikat” denilen ve hac niyetiyle ihrama girilen özel mahallerin bir çizgi ile birleştirilmesinden meydana gelen dairenin dışında kalan başka şehir ve ülkelerden Mekke-i Mükerreme`ye gelen hacı adayları için sünnettir. Diğer adları “tavaf-ı lika veya tavaf-ı tahiyye (kavuşma veya selamlama tavafı)”dır. (Es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut t.s., s.11, IV, 34; Bilmen, Ömer Nasuhî, Büyük İslâm İlmihali, s.369).
Geç kaldıkları için Mekke`ye girmeden Arafat`a çıkan hacı adaylarından kudüm tavafı düşer. Bir hacı adayı Mekke`ye varmadan önce yıkanır ve duruma göre abdest alır. Mekke`ye girince de hemen Mescid-i Haram`a koşar. Kabe`yi görünce telbiye*, tekbir* ve tehlil* de bulunması, Hz. Peygamber`e salat ve selam getirmesi, daha sonra dua etmesi kudüm tavafına başlamadan önce yapılacak tatbikat cümlesindendir. Kâbe`ye varınca da, bu hacı adayı, Hacer-i Esved`e yönelerek tekbir alır, onu selâmlar, mümkün ise, kimseye eziyet veya sıkıntı vermeden onu öper veya eliyle mesheder (dokunur). Sonra da tavafına başlar. Tavafının ilk üç şavtında “remel” yapar. Yani adımlarını kısaltır, omuzlarını silkeleyerek çalımlıca yürür, heybetli görünmeye gayret eder (el-Mevsilî, el-ihtiyâr li Ta`lili`l Muhtar, İstanbul 1980, I, 146-7; Bilmen, a.g.e. s.383-384).