TEÂMÜL: İ’tiyâd, alışkanlık olarak yapılagelen şey. (Bkz. Örf ve Âdet)
Âdet sözcüğü, “avd” ve “avdet” kökünden bir isim olup, kök anlamı; ayrıldığı şeye yeniden dönmek, geri dönmektir. Âdet; alışılagelen, zaman zaman bir işi yapma ve işleme, bir işi yapıp bitirdikten sonra bir daha yapma anlamına gelir. Âdet, Allah’a izafe edilirse (âdetullah), Allah’ın sünnetini yani ilâhî kanunu ifade eder. Kadınların ay haline, belirli devrelerde tekrar tekrar vuku bulduğu için “âdet” denilmiştir (Mehmet Şener, İslâm Hukukunda Örf, İzmir 1987, s. 104, 105)
Örf ve âdet terimleri İslâm hukukunda eş anlamda kullanılır. Teâmül ve istimâl de aynı anlamdadır. Örf ve âdetin topluca şu şekilde tarif edilmesi mümkündür: Toplum hayatında yerleşmiş bulunan ve uzun süreden beri uygulanması sebebiyle hukuk bakımından bağlayıcı sayılan ve yazılı olmayan hukuk kurallarıdır (Zahit İmre, Medenî Hukuka Giriş, İstanbul 1976, s. 166).
Örf kelimesi üç harfli köküyle Kur’an-ı Kerim’de iki yerde geçer. “Örf ile emret…” (el-A ‘râf, 7/ 199) ayetinde bu kelime İslâm’a uygun olan, aklın güzel bulduğu şey anlamındadır. Bu, aynı zamanda “ma’rüf”un karşılığıdır. Andolsun herbiri ardınca (urfen) gönderilen meleklere…” (el-Mürselât, 77/ 1) ayetinde ise örf; iyilik ve ihsan anlamını kapsadığı gibi, bu üstünlükleri yaymak için arka arkaya gönderilen meleklerin geliş tarzlarını da ifade eder (İbn Manzûr, Lisanül-Azab, IX, 239).