ŞÖHRET: Meşhûr olma, ün, şân, adı duyulup yayılma.
Mal ve şöhret hırsının insana yapacağı zarar, iki aç kurdun, bir koyun sürüsüne girdiği zaman yaptıkları zarardan daha çoktur. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî)
Bir kimse, dünyâda şöhret elbisesi giyerse, Allahü teâlâ ona kıyâmet günü aynı elbiseyi giydirerek kötü şöhretle teşhir eder ve nihâyet onu ateş alır. (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; “Din ve dünyâ işlerinde iyi tanınarak parmakla gösterilmek, bir kimseye zarar olarak yetişir. Bu zarardan ancak Allahü teâlânın koruduğu kurtulabilir” buyurdu. Bunun için şöhret sâhibi olmaktan çok korkmalı, titremeliyiz. (İmâm-ı Rabbânî)
Tevâzu’un başı, bir müslüman ile yolda karşılaşırsan ilk önce selâmı senin vermen, bir mecliste en geride oturmaya râzı olman ve şöhretten uzak durmandır. (Hazret-i Ömer-ül-Fârûk)
Ey oğul! Her hâlinde ilim, edeb ve takvâ üzere ol. İslâm âlimlerinin kitaplarını oku. Fıkıh ve hadîs öğren. Câhil tarîkatçılardan sakın. Şöhret yapma. Şöhrette âfet vardır. (Abdülhâlık Goncdüvânî)
Şöhret için vâz vermek, nasîhat etmek, kitap yazmak riyâ (gösteriş) olur. (Ali bin Emrullah)
Şöhreti seven kimse, Allah’tan korkmaz. (Bişr-i Hâfî)