Fenâ fiş-Şeyh:
Tasavvuf ilminde talebenin velî olan hocasının arzû ve isteklerine tâbi olması, irâdesini isteğini onun eline bırakması. Ölü yıkayıcının elindeki meyyit (ölü) gibi olması. Ona hiç bir işinde muhâlefet etmemesi.
“Kişi sevdiğiyle beraberdir. (Buhari)” “Herhangi bir topluluğa benzemeye çalışan onlardandır. (Ebu Dâvud)” hadis-i şerifleri gereği, mürşidine huzurunda iken gösterdiği edebi, gıyabında da göstermek ve bu suretle mürşidinin haliyle hallenmeye, boyasıyla boyanmaya çalışmak demektir. İlm-i ledünde fenâfişşeyh; müridin, kamil mürşid olan hocasının arzu ve isteklerine tabi olması, iradesini onun eline bırakması, gassalın (ölüyü yıkayan) elindeki meyyit (ölen kişi) gibi olması, ona hiçbir işinde muhalefet etmemesidir.
Burada müridin gayreti, kalbini ve gönlünü mürşidine, Peygamber (s.a.v)’e ve Cenâb-ı Hakk’a bağlamasından ibarettir. Böylelikle, bütün sevgi ve samimiyetiyle kalbini bağlayan mürid “Ey iman edenler, Allahu Teâlâ’dan korkun ve sadıklarla beraber olun (Tevbe, 119)” ayet-i kerimesinde emredilen şekliyle onların meclislerinde sanki onlarla beraber, yüz yüze ve diz dizeymiş gibi hisseder. Bu manevi bağlantıyı kuran sâlik, rabıtasını gerçekleştirdiği zaman, rabıta edilen ile rabıta eden arasında bir sevgi meydana gelir. Cenâb-ı Hakk’a vuslat konusunda onlardan himmet ve yardım talep eder. Böylelikle günahlardan, kötülüklerden, Allah’ın yasak ettiklerinden uzak durmaya gayret eder.