Hadîs-i Müteşâbîh:
Te’vîle (açıklamaya, yorumlamaya) muhtâç olan hadîs-i şerîfler.
Bazı ayet ve hadislerde “Allah’ın eli, Allah’ın ipi, Allah’ın baldırı” gibi ifadeler kullanılmaktadır. Bu tür ayet ve hadisler müteşabihtir. Peygamber Efendimiz (asm) de bazı hadislerinde mütaşabih kelimeler kullanmıştır. Ta ki insanlar bu meseleleri daha iyi anlasın. Nitekim başka bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır:
“Ebu Said (ra) anlatıyor. Resulullah (aleyhisselatu vesselam)’ı dinledim,
“Baldırların açılacağı, kendilerinin secdeye davet edileceği gün…”(Kalem, 68/42) mealindeki ayetle ilgili olarak şöyle diyordu:
“Rabbimiz baldırını açar, her mümin erkek ve her mümin kadın O’na secde eder. Dünyada iken kendisine riya ve gösteriş olarak secde edenler geri kalırlar. Onlarda secde etmeye kalkarlar, ancak sırtları bükülmeyen yekpare bir tabakaya dönüşür (ve secde edemezler.).” [Buhari, Tefisr, Nun vel Kalem 2, Tefsir, Nisa 8, Tevhid 24; Müslim, İman 302. (183)]
Kalem suresinin 42. ayetinde “Keşfus – sak” tabiri geçmektedir. Lügat olarak baldırın açılması manasına gelir. Görüldüğü üzere ayeti kerimeden asıl maksat lügat maksadı değildir, belki bir mesaj söz konusudur. Hadis yukarıdaki rivayette baldır kelimesini “sakehu” şeklinde zamir olarak kaydeder. İbnu Hacer bir başka tarikde zamirsiz olarak “sake” şeklinde geldiğini ve bu şeklin -ayeti kerimeye uygunluk arzetmesi sebebiyle- daha doğru oldğunu söyler. Aksi takdirde yukarıki tercümede aslına muvafık olarak kaydettiğimiz üzere Cenab-ı Hakk’a baldır izafe ederek, insana teşbih etmek gibi te’vili tekellüflü bir durum ortaya çıkacağını belirtir.
Öyle ise, “baldırı açmaktan” murad nedir? Alimler bunu, “bütün hakikatkerin çırıl çıplak ortaya çıkması (sebebiyle) hesap ve cezanın bütün şiddet ve dehşetiyle hüküm sürmesi” şeklinde anlamışlardır. Nitekim hadiste, Resulullah (aleyhisselatu vesselam) Cenab-ı Hakk’ın bütün gerçekleri ortaya koyarak hesap verme hadisesinin dehşetini yaşattığı hengamda, dünyada iken kulluğunu samimiyetle yapanlarla, riyakar hareket edenleri tefrik edip mü’minleri dehşetten kurtaracağını, riyakarları da sırtları eğilmez bir hale sokarak cürümlerini yüzlerine vurmak suretiyle, dehşetlerine dehşet katacağını belirtmektedir.