İBÂHA:
1. Bir şeyin kullanılıp kullanılmaması, serbest olma hâli.
Bir kimseyi yemeğe çağırınca, önüne konan şey ibâha olur. Ancak yediği mülk olur. Başkalarına veremez. (İbn-i Âbidîn)
2. Yedirme, doyurma.
Devamlı hasta veya çok yaşlı olan kimse, altmış gün keffâret orucunu tutamaz ise, altmış fakire bir gün taam (yemek) ibâha eder. (İbn-i Âbidîn)
Helâl kılmak, mübah kılmak, serbest bırakmak, hazr’ın, yani sakıncalı ve mahzurlu oluşun zıddı. Sevap veya cezayı gerektirmeksizin, şer’an yapılması veya terki, mükellefin serbest iradesine bırakılan şeyler (İbnü’l Manzûr, Lisânü’l-Arab, “İbâha” mad.; el-Âmidî, il-İhkâm, I, 63; el-Cürcânî, et-Ta’rifât, s. 2). İbâha hazr’ın karşıtı bir anlamda kullanılınca; farz, vâcip ve mendubu da kapsamına alır. Hanefîler bu terimi bazan, “İstihsan” veya”kitâbü’z-Zühd ve’l-verâ”, diğer mezhebler ise “yiyecek, içecek, kaplar, fıtrî hasletler” gibi başlıklar altında incelemişlerdir. Çünkü bir şeyin mübah veya sakıncalı olması daha çok yeme, içme, giyim, kullanma, süslenme, cinsel temas, bakma, dokunma, eğlence ve alış-veriş alanlarında söz konusu olur.