İCÂZET:
İzin, diploma, şehâdetnâme. Çeşitli ilimlerde üstâdın (hocanın) talebesine, yetiştiğine dâir verdiği belge, diploma.
İcâzet verilecek talebenin bâtınının (kalbinin) iyi hâllere kavuşmuş olması, kötü huylardan temizlenmiş, iyi huylarla süslenmiş olması, sabr, tevekkül (sebeplere yapıştıktan sonra, işini Allahü teâlânın taktirine bırakma), kanâat, rızâ, teslîmiyet sâ hibi olması ve dünyâya düşkün olmaması lâzımdır. (Abdullah-ı Dehlevî)
Bir fıkıh tabiri olarak icâzet ise, duruma göre kısımlara ayrılır. Meselâ; bir kimseden herhangi bir işle ilgili olarak, izin ve ruhsata delâlet eden bir fiil ve hareketin meydana gelmesine fiilî icâzet dendiği gibi, bir şey hakkında “izin verdim” demesine de sözlü icâzet denir.
İcazet, fıkıhta daha ziyade bir kimsenin önceden izni olmadığı halde yapıldıktan sonra bir şeyi kabûl ve tasdik etmesi manasında kullanılır. Buna İslâm hukuku dilinde “İcazet-i lâhika” denir. Meselâ bir kimse diğer birinin malını sattıktan sonra mal sahibine haber verir, o da bunu kabul ederse bu bir icâzet-i lâhika olur (Merginânî, el-Hidâye, III, 69).