İNTİSÂB: Mensûb olma, bağlanma. Bir işe, bir mesleğe girme. Bir mürşîd-i kâmile (rehbere) bağlanma, talebe olma.
Hocam Şems-i Tebrîzi’ye intisâb edince, aklımı tamâmen bırakıp ona tâbi oldum. (Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî)
İntisap, kendisini Allah’ın yarattığını, hayatını O’nun verdiğini ve bütün bir kâinatı Allah’ın ona hizmet ettirdiğini bilen bir müminin “Allah’a inanması, kendisini O’nun kulu olarak bilmesi, O’na sığınması ve O’nun emirleri dâiresinde hareket etmeye karar vermesidir.”
Nisbet ve intisap arasında şöyle bir fark vardır: Süleymaniye camii için “Bu cami Mimar Sinan’ın eseridir.” diyen kişi, o camiyi Sinan’a nisbet etmiş olur. O cami şuurlu olsa da “Ben Sinan’ın eseriyim.” dese bu bir intisaptır. Yâni kendini Sinan’a nisbet etmiş, onun eseri olduğunu anlamış ve kabul etmiştir.