İRFÂN: Bilme, anlama. Mârifet. Kalble bilip tanıma. Allahü teâlânın ihsânı olan mânevî, vehbî ilim. Buna ma’rifet de denir.
Çalışarak elde edilen ilimler ile anlaşılan, bilinen şeylerden başka bilgiler de vardır, bunlar irfân ile anlaşılır. Âlimlerin sâhib oldukları ilme mukâbil (karşılık) ârif denen Allahü teâlânın sevdiği kullarında da irfân denen bir hâssa (özellik) va rdır. İrfân, tasavvufta fenâ mertebesiyle şereflenenlerde bulunur. (İmâm-ı Rabbânî)
Akıllı ve irfân sâhibi kimse, meyveli ağaç gibi mütevâzî olur. (Sa’dî Şîrâzî)
Buna göre, kulaklarımızla duyduğumuz bir şey bizim için bir beyan olur, beyan edilen bu bilgiyi aklımızla tartmak burhan, içinde burhanı olan beyanı, özümsenmiş bir bilgi olarak kalbimize yerleştirmemiz, onu sindirmemiz de irfan olur. Arife işaret yeter…