İSTİMDÂD: Yardım isteme, yardıma çağırma.
Peygamberlerin ve evliyânın, Allahü teâlânın sevgili kullarının ve sâlih (iyi) mü’minlerin rûhlarından, her kim nerede ve ne zamanda ve her ne hâlde istimdâd ederse, Allahü teâlânın izniyle orada bulunur, yardım ederler. Hızır aleyhisselâmın, sıkıntı da olanların imdâdına (yardımına) yetişmesi böyledir. Resûlullah efendimizin, ümmetinin (kendine inananların) her birine, hele ölüm zamânında imdâda (yardıma) yetişmesi de böyledir. (Ahmed Fârûkî)
İstimdadı benimseyenler tarafından ileri sürülen başlıca deliller şunlardır: 1. İstimdad “Allah nezdinde değerli bir kul olan velînin şefaatçi olması” anlamına gelmektedir. Allah’ın kendilerine şefaat etme izni verdiği kullarının bulunduğu ve bunların âhirette şefaat edeceği (el-Bakara 2/255; Tâhâ 20/109), ayrıca O’na yakın olmak amacıyla vesile edinmenin gerektiği Kur’an’la sabit olan bir husustur (el-Mâide 5/35; Mahmûd Şükrî el-Âlûsî, I, 253).
Peygamberler gibi ledünnî ilimleri Allah’tan vasıtasız alabilen velîler hayatta olmasalar bile istimdadda bulunan insanlara yardım edebilirler (Hâlid el-Bağdâdî, s. 20-25). 2. Kur’ân-ı Kerîm’de, Hz. Peygamber’in haklarında istiğfarda bulunduğu kimselerin affedileceği bildirilmiştir (en-Nisâ 4/64); istimdad da buna benzemektedir (Yûsuf Şevkī el-Ûfî, s. 8). 3. Duaların her konuda etkili olduğu âlimlerce kabul edilen bir husustur.
Velîlerden yardım istemek onların Allah nezdinde makbul olan dualarını talep etmek demektir. 4. Günahkâr bir kulun doğrudan Allah’a yönelmesi uygun olmadığından ilâhî dostluğu kazanmış bulunan velîlerin aracı kılınması gerekir (Reşîd Rızâ, IV, 119; VIII, 375; XI, 391). Bunların yanında bazı hadislerle, Hz. Ömer’in yağmur duasına çıkarken Hz. Abbas’ı yanına alıp onun yüzü suyu hürmetine Allah’tan yağmur dilemesi de (Buhârî, “İstisḳāʾ”, 3) delil olarak gösterilmiştir (Zâhid Kevserî, s. 3).