İ’TİKÂF (Îtikâf): İbâdet niyetiyle câmide bir müddet bulunmak. Îtikâf, nezr (adak) olursa vâcib, Ramazan ayının son on gününde sünnet, bunların dışında herhangi bir zamanda namaz kılmayı beklemek, göz-kulak günâh işlemesin niyetiyle mescidde bulunmak ise müstehâbdır ( sevâbdır). Îtikâfa girene mü’tekif denir.
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Mescidlerde îtikâfta bulunduğunuz zaman kadınlarınıza yaklaşmayın. (Bekara sûresi: 187)
Îtikâfta olan kimseye bütün sevâbları yapıyormuş gibi ecir (sevâb) verilir. (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)
Allah için bir gün îtikâf yapmak, insanı Cehennem ateşinden uzaklaştırır. (Hadîs-i şerîf-Hakîm)
Peygamber efendimiz orucun farz kılınmasından sonra ömürlerinin sonuna kadar her Ramazanın son on gününde îtikâfta bulunmuşlardır. Bu, îtikâfın sünnet ile sâbit olmasının delîlidir. (M. Zihni Efendi)
Kadın, evinin mescidinde yâni namaz kılmak için ayırdığı bir odasında veya köşesinde îtikâf eder. Mescidde îtikâf etmez. (M. Zihni Efendi)