İZHÂR: Açıklamak, ortaya çıkarmak. İki harfi birbirinden ayırmak mânâsına tecvîd ilminde bir terim.
Tenvin veya sâkin nundan sonra hemze, he, ayn, ha, gayn ve hı harflerinden biri gelirse, tenvin veya sâkin nun izhâr olunur. (Karabaş Efendi)
Sözlükte “ortaya çıkmak” anlamındaki zuhûr kökünden türeyen izhâr “bir şeyi açıklamak, ortaya çıkarmak; açıktan okumak” mânalarına gelir. Tecvid ilminde “iki harfin arasını ayırma” (harfi mahrecinde okuma) demektir. Sâkin nûn veya tenvinden sonra أ، ح، خ، ع، غ، هـ harflerinden birinin gelmesi halinde sâkin nûn veya tenvin bu harflerin önünde idgam, iklâb veya ihfâ edilmeden izharla okunur (عليمًا حكيمًا، منه gibi). Burada izhar yapmaya sebep, sâkin nûn veya tenvinle izhar harflerinin mahreçlerinin birbirine olan uzaklığıdır. Kırâat-i aşere imamlarından Ebû Ca‘fer el-Kārî ḫâ ve “gayn”ı ihfâ harflerinden saydığı için ona göre bu iki harften önceki sâkin nûn veya tenvin de ihfâ edilerek okunur (هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللهِ gibi). Sâkin mîm de bâ ve “mîm”in dışındaki harfler önünde bulunduğunda izharla okunmuş ve buna “izhâr-ı şefevî” denmiştir (أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ، لَكُمْ دِينُكُمْ gibi). Gerek sâkin nûn gerekse sâkin “mîm”le ilgili izhar uygulanırken gunneleri belirtilir. Harf-i ta‘rif olan “lâm”dan sonra kamerî harflerden (أ، ب، ج، ح، خ، ع، غ، ف، ق، ك، م، و، هـ، ي) biri bulunduğunda bu lâm da izhar edilir ve izharın bu türüne “izhâr-ı kameriyye” adı verilir (المؤمن، الحمد، القمر gibi).