PEYGAMBERİMİZİN HUZURUNDA HANIMLARIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPAN İLK KADIN KİMDİR?
Cahiliyye devrine baktığımızda zayıf olan her şeyin ezildiği görülür, kadın da bunlardan biridir. Çok iyi durumda olan kadın da, durumu kötü olan, zayıf olan kadın da vardır.
Bugün de dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır. İslâmiyet kadına pek büyük bir mevki ve şerefli bir makam vermiştir.
Kadın bir bütünün ayrılmaz parçasıdır. Hatta kadın ümmetin yarısıdır. İslamda kadın temel eğitimi veren ilk öğretmendir. Bundan dolayı ümmetin geleceği hususunda kadın çok önemli bir etkendir.
Kadınlar erkeklerini razı ettiklerinde müjdeler alırlar. Çocuklarına hamile olduklarında müjdeler alırlar. Büyütme sırasında bakarken müjdeler alırlar. Yani kadınlar kadınlığa mahsus hizmetleri yaparken, erkeklerin savaşa gitmelerinde, nöbet tutmalarında aldıkları büyük sevap müjdesini alırlar.
Okuyucumuzun bir kız evladı dünyaya gelmiş, çevreden gelen komşular tebrik etmişler, dualarda bulunmuşlar, sonra da admı ne koyacağım sormuşlar. Anne ise:
– Benim ahdim var, bir kızım olursa adını (Selâme) koyacağım, demiş. Duyanlar itirazı yükseltmişler:
– Selâmi erkek ismidir, kıza konmaz, demişler.
Okuyucum da büyük bir hoca olan babasından (Selâ-me)nin mübarek bir hanım ismi olduğunu işitmişmiş. Meseleyi bize yazmış:
– Ben kızımın adını (Selâme) koyamaz mıyım? diye soruyor.
Anladığım kadarıyla okuyucumun babası, (dediği gibi) eski hocalardan olsa gerektir. Zira (Selâme) isminin ne kadar
değerli bir hanım ismi olduğunu ancak siyeri iyi okuyanlar, yahutta Efendimiz’in ailesini ve çevresini iyi tanıyanlar bilirler.
İsterseniz meseleye biz de eski hocaların çok okuduğu (Üsdülgâbe)deki bir hadisten söz ederek açıklık getirelim.
Ülkemizde (Selâmi) adı erkeklere verilmektedir. Ancak kelimenin sonundaki (i)yi (e)ye çevirdiğimizde bu kızlara verilen bir isim haline gelir, Selâme olur.
Şimdi Selâme’nin kimliğine bir göz atalım izin verirseniz.
Selâme, Resûl-ü Ekrem Efendimizin biricik oğlu İbrahim’in dadısı olan hanımın adıdır. Yani sahabe hanımlardan biridir. Hatta hanımların çekinip de soramadıklan bir çok sualleri gelip Selâme’ye söyleyerek sordurdukları da İmam-ı Malik’in naklettiği hadisten anlaşılmaktadır.
Bir gün Resûlullah Efendimizin huzuruna gelen Selâme, rahatça sualini sorar:
– Ya Resûlallah, sen hep erkeklere müjdeler veriyor, hayırları erkeklerin yaptıklarını beyan buyuruyorsun. Kadınlara ise böyle müjdeler vermiyor, hayırlara onların da sahip olduklarını bildirmiyorsun?
Efendimiz tebessüm ederek dinlediği Selâme’ye şöyle mukabele eder:
– Ey Selâme, bunu sana yanlarında bulunduğun kadınlar mı söylediler?
Selâme çekinmeden cevap verir:
– Evet, onlar söylediler, ben de gelip arzettim.
Efendimiz buyurur ki:
– Ey Selâme, kadınlar erkeklerini razı ettiklerinde müjdeler alırlar.
Çocuklarına hamile olduklarında müjdeler alırlar.
Büyütme sırasında bakarken müjdeler alırlar.
Yani kadınlar kadınlığa mahsus hizmetleri yaparken, erkeklerin savaşa gitmelerinde, nöbet tutmalarında aldıkları büyük sevap müjdesini alırlar.
Yetmez mi bunlar kadınlara, razı olmazlar mı bu sevaplara?
Selâme’nin yüzünde bir sevinç, gözünde bir parıltı görülür bu sırada. Zira kadınlara beklediklerinden fazla müjdeyle dönmektedir artık.
Denebilir ki, bu Selâme, saadet asrında hanımların Allah katındaki ylice mertebelerini açıklatan Selâme’dir.
Şayet böyle bir suali sormasaydı, belki de hanımların hanımlığa mahsus hizmetlerinin erkeklerin erkeklere mahsus hizmetlerinden aşağı sevaba vesile olmadığım kimse meydana çıkaramayacaktı. Demek bu Selâme hanımlarında sözcüsü imiş.
Sözü uzatmadan okuyucumun sualine geçelim.
Gördüğünüz gibi Selâme, çok yüce ve azize bir hanimin ismidir. Kızlarımıza isim olarak verilmesinde hiçbir sakınca yoktur.