KARÎNE: Emâre, alâmet. Bir şeyin hakîkatine delil olan şey.
Ağızda şarap kokusu, içki içildiğine karînedir. (Lübâb)
Karîne kesin olduğu zaman yakîn derecesine yükselir. Meselâ; bir kimse elinde kanlı bir bıçakla korku ve telaş içinde bir evden çıksa bu eve girilince yeni bıçaklanıp öldürülmüş bir ceset bulunsa, bu dış görünüşün şehâdeti o şahsın bu kimseyi öldürdüğüne kesin karîne teşkil eder. Bunda şüphe bulunmaz. Hâkim bu karîneye dayanarak hüküm verebilir. Sanık aksini iddia ederse, başka delillerle isbat etmesi gerekir.
Karîne kesin olmayıp, galip zan verecek güçte ise, sadece taraflardan birisi için tercih edici bir rol oynar.