KASEM: Yemîn. Bir işi yapmak veya yapmamak için Allahü teâlânın ismini söyleyerek söz verme. (Bkz. Yemîn)
Yemin, akitlerde ve husûmetlerde sözü te’kid için meşrudur. Meşrûiyeti Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnetle sabittir. Kur’ân’ın bir çok sûresi değişik cisimler üzerine yapılan yeminlerle başlar. Tin, Şems, Fecr sûreleri bu kabildendir.
Bakara sûresinin 225. ve Mâide sûresinin 89. âyetinde Allah Teâlâ’nın, yemin-i lağv sebebiyle kullarını müaheze etmeyeceği bildirilmektedir. Yine Mâide sûresinin 89. âyetinde sorumluluk getiren yeminin mûn’akide yemini olduğu ifade edilmekte, yeminlere riayet emedilmekte ve yeminini bozanların nasıl keffaret ödeyecekleri beyan edilmektedir. Bunların yanısıra; Nahl (16) 38, 92, 94; Âlu İmran (3) 77; Mâide (5) 53, 108; En’am (6) 109; Tevbe (9) 12,13; Nur (24) 53; Fatır (35) 42; Mücâdele (58) 16; Münafıkûn (63) 2; âyetleri de yeminin meşrûiyetinin Kur’ân’dan delilleridir.
Hz. Peygamber bir hadisinde ümmetine, babalar ve putlar adına yemin etmemelerini, yemin edeceklerse Allah adına yemin etmelerini ya da hiç yemin etmemelerini emretmiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 7; Tirmizî, Nuzur, 8).